Adabımuaşeret Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 44

Sosyal bir varlık olan insanın diğer insanlarla uyum içinde yaşayabilmesinin birtakım koşulları vardır. Bunlardan biri de “güven”dir. Güven kavramı “korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu; emniyet, itimat” anlamlarına gelir. İş birliği, dayanışma, karşılıklı yükümlülük, birlikte çalışma gibi tutum ve davranışlarla ilişkili olan güven duygusu günlük yaşamı düzenlemesi sebebiyle insan ilişkilerinin merkezindedir. Doğru sözlü olma, sözünde durma, emanete sahip çıkma gibi adabımuaşerete uygun davranışların süreklilik kazanması insanlar arası ilişkilerde güven duygusunu pekiştirir. Bireyler arasında güven ekseninde ilişkiler kurulması toplumda da güven duygusunu kuvvetlendirir.

Güven, insan hayatının önemli bir düzenleyicisidir. Aynı toplumda yaşayan bireylerin birbirine güvenmesi sosyal güven kavramıyla ifade edilir. Sosyal güven, ailede başlayan ve diğer toplumsal alanlarda devam eden bir süreçtir. Bireylerin bir araya gelerek mutlu, huzurlu ve uyumlu bir toplum oluşturması, sosyal güvenle mümkündür. Bireyler arası ilişkileri karşılıklı güven temeline dayanan toplumlar, değerler üretebilir; bu sayede varlıklarını güvence altına alma yolunda ilerler. Toplum içinde uyumun sağlanabilmesi ve karşılaşılabilecek sorunlara çözüm üretilebilmesi, toplum üyelerinin birbirlerine duyduğu güvenle ilişkilidir.

İnsan, yapısı gereği toplumdaki diğer bireylere güven duymak ve onların güvenini kazanmak ihtiyacı içindedir. Bu nedenle aile, arkadaş, akraba, komşu, tamirci, doktor, öğretmen gibi etkileşim kurduğu birey ve gruplarla güven ekseninde ilişki kurmak ister. Söz gelimi alışveriş sırasında esnafın onu aldatmayacağından emin olabilmek ister. Yabancı bir memlekette adres sorduğunda yön tarifinin doğru olduğuna inanmalıdır (Görsel 2.1). Bireylerin sergilediği güven duygusunu besleyici davranışlar, toplumsal sistemde oluşacak güven zincirinin birer halkasıdır.

Sosyal güven; aile, eğitim, din gibi kurumların yapılarının korunmasına ve devamlılıklarının sağlanmasına yardımcı olur. Bu nedenle sosyal güven toplumsal yapıda birleştirici bir rol üstlenir.

Doğru sözlü olmak Türk kültüründe öteden beri önemli bir değer kabul edilmiştir. Türklerin doğru sözlü olduğu, ant içmeden antlaşma yapmadıkları ve herhangi bir belge imzalamadıkları bilinmektedir. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”, “Doğru söz yemin istemez.” gibi atasözlerinin varlığı da Türklerin değer dünyasında doğru sözlü olmanın yerine işaret eder.

Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

Meb Yayınları Adabımuaşeret Ders Kitabı Sayfa 44 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.