Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Meb Yayınları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 235

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Sayfa 235 Cevapları Meb Yayınları ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 235

1990’lı yıllarda Türkiye-lran ilişkileri; PKK, rejim ihracı meselesi ve bölgesel üstünlük mücadelesi nedeni ile büyük oranda gergin bir seyir izlemiştir. 2002 yılı sonrası Türkiye’nin dış politikada sıfır sorun anlayışını temel alması, İran ile ilişkilere dinamizm katan önemli bir faktör olmuştur. Türkiye ve İran bu dönemde çok boyutlu ve kapsamlı iş birliği alanları oluşturmuştur. İki ülkenin ekonomik gereksinimleri ve 2003 Irak Savaşı sonrası oluşan bölgesel gerginlikleri giderme arzusu, ilişkilere ivme kazandırmıştır. Türkiye’nin, 2011 sonrası NATO’nun Malatya’da füze kalkanı kurmasını talep etmesi ve Suriye sorununda farklı politika izlemesi nedeniyle İran ile ilişkiler gerilmiştir.

1990’lı yıllarda Türkiye ile İsrail arasında pek çok üst düzey ziyaret gerçekleştirilmiş, siyasi, ekonomik ve askerî antlaşmalarla ortak hareket alanları genişletilmiştir. Bu dönemde güvenlik kaygıları iki ülkeyi birbirine yaklaştırmıştır. Özellikle Suriye ve Irak’ın dağılan Sovyetler Birliği’ne ait silahları satın alması ve Türkiye’nin, güney komşularının PKK terör örgütünü desteklediğine dair inancı, İsrail ile iş birliğinin gelişmesinde etkili olmuştur.

2000’li yıllarda iki ülke arasındaki ilişkiler seyir değiştirmiş, 90’lı yıllardaki stratejik ortaklık yerini siyasal çekişmelere bırakmıştır. 2001’de Ariel Şaron başbakanlığında İsrail’de kurulan yeni hükümetin sert Filistin politikaları, Türkiye tarafından tepkiyle karşılanmıştır. İsrail’in 2004’te Batı Şeria’da inşa ettiği güvenlik duvarı ve 2006’daki Lübnan müdahalesiyle gerilmeye başlayan ilişkiler, 27 Aralık 2008’de Gazze Şeridi’nde başlatılan “Dökme Kurşun” operasyonuyla bir bunalıma doğru yol almıştır. 2010’daki askerî operasyonların iptali, Davos ve alçak koltuk krizleriyle daha da gerilmiş olan Türkiye-İsrail ilişkileri, 31 Mayıs gecesi gerçekleşen Mavi Marmara Baskını sonucu kopma noktasına gelmiştir (Görsel 5.28). İki ülke arasındaki tüm askerî anlaşmalar askıya alınmış ve diplomatik ilişkiler 2. kâtiplik düzeyine indirilmiştir. Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrası başlayan I. Körfez Savaşı’nda ABD ve müttefikleri, Türkiye tarafından desteklenmiştir. Türkiye bir yandan Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nı kapatırken diğer yandan ülkedeki hava üslerinin ABD tarafından kullanılmasına izin vermiş ve sınır bölgesine asker kaydırmıştır. Türkiye bu savaşta beklentilerine karşılık bulamamış, ekonomik ve siyasi olarak büyük kayıplara uğramıştır. Türkiye’nin, savaş sırasında ve sonrasında Irak’a uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle gördüğü zarar 100 milyar dolara ulaşmıştır.

ABD, 2003’te Irak’ın Özgürlüğü Operasyonu adını verdiği işgali başlatmıştır. Saldırının gerekçesi olarak Irak’ın El Kaide’yle iş birliği yaptığını ve kitle imha silahlarına sahip olduğunu ileri sürmüştür. Savaş sonrası Saddam devrilirken ülke fiilen üçe bölünmüştür. Irak büyük bir kaosa sürüklenmiş ve toplumsal yapı zarar görmüştür. Türkiye, 1 Mart Tezkeresi ile ABD askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’a saldırısına izin vermemiştir. Bu durum Orta Doğu’daki devletler tarafından takdirle karşılanırken Türk-Amerikan ilişkilerinde kırılmaya sebep olmuştur. Tezkerenin reddedilmiş olması ve Irak’taki işgalin beklediği gibi gitmemesi, ABD’nin bölgedeki Kürtlere daha fazla yakınlaşmasına sebep olmuştur. Türkiye’nin “kırmızı çizgiler” olarak kabul ettiği politikaların (Türkmenlerin korunması, Kerkük’ün Türk kimliğinin korunması, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, PKK terör örgütünün Kuzey Irak’ı bir üs olarak kullanmaması vb.) birçoğunda sorun yaşanmıştır. Türk-Amerikan ilişkilerindeki kırılma kendini ilk olarak Süleymaniye Krizi (çuval geçirme) ile göstermiştir. Ayrıca 2003’te Amerikan kuvvetleriyle beraber Kerkük’e giren Peşmergelerin tapu ve nüfus kayıtlarını talan etmesi, Kerkük’ü bölgenin en önemli sorunlarından biri hâline getirmiştir. Türkiye’ye, 2000’li yıllarda Orta Doğu’da takip ettiği politikalar sonucunda Arap Birliği Örgütü ve Afrika Birliğinde gözlemci statüsü verilmiştir. Bunun yanında İslam Konferansı Örgütü başkanlığına Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçilmesi, bölgeye yönelik politikaların sonucu olmuştur.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 235 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!