Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Meb Yayınları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 89

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Sayfa 89 Cevapları Meb Yayınları ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 89

2.7.3. Türkiye’de Radyo Yayıncılığının Kuruluşu ve Gelişimi

Türkiye’de radyo yayıncılığı özel bir şirket olan Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi (TTTAŞ) tarafından 1927’de başlatıldı. Başlangıçta yalnızca bir eğlence aracı olarak topluma sunulan radyo, sonraki süreçte kültür ve sanatın geliştirilmesi, halkın eğitimi, ulusal bilincin aşılanması gibi millî rolleri de üstlendi. Türkiye Cumhuriyeti, yeni kültürün aktarılması, vatandaşa doğru ve bilimsel bilgi verilmesi amacıyla çiftçilikten klasik müziğe uzanan bir yelpazede çeşitli konularda halkı bilinçlendirmek için radyo yayıncılığına büyük önem verdi. Radyo, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren eğitime yönelik yayınlarıyla Cumhuriyet’in tasavvur ettiği sınıfsız, imtiyazsız ve kaynaşmış bir topluluk oluşturmaya yardımcı olmuş, Batılılaşma ve kalkınma sürecine ivme kazandırmıştı. Ülkenin yetişmiş bilim insanları, yazar ve sanatçıları radyolarda da görev alıyor, bilgi ve görüşlerini dinleyicilerle paylaşıyordu. Ülke kültürü içinde gelişen müzik, folklor, spor, siyaset ve yeni hayata yön veren pek çok olgu radyonun anlatım alanı içindeydi.

1930’ların ikinci yarısından 1940’ların ortasına kadar yaşanan süreç devletin kitle iletişim araçlarından etkin olarak yararlanmak istediği yıllar oldu. II. Dünya Savaşı’nda insanların siyasi gelişmeleri takip etme isteği radyonun yaygınlaşmasını sağladı. Ülkemizde ilk olarak Ankara Radyosu 1943’ten sonra düzenli yayınlara başladı. Üstüne bir dantel örtü serilmiş lambalı radyolar, kentli evlerin başköşelerine kuruldu. Yaşanan teknolojik gelişmelerle radyonun eğlendiren ve müzik sunan işlevi ön plana çıktı. 1940’ların ikinci yarısından itibaren devlet radyolarının dışında da radyo istasyonları kurulmaya başlandı. 1945’te kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi Radyosu bu alanda bir ilkti. II. Dünya Savaşı sonrası başlayan Batı Bloku içinde yer alma çabası yayıncılığı da etkiledi. Radyo giderek daha fazla yaygınlaştı, kentlerden köylere hemen her kesimden insanın daha rahat eriştiği bir araç konumuna geldi.

1938-1943 yılları arasında Ankara Radyosunun müdürlüğünü yapan Vedat Nedim Tör’ün radyo yayıncılığı hakkında söyledikleri, radyonun toplumsal gelişmedeki rolünü gözler önüne sermektedir. Tör “Radyoda Türkçenin en güzel örneklerinin verilmesi, programlarda halka olumlu ve yararlı bilgilerin sunulması, eğitici telkinlerde bulunulması, halkın zevkini ve moralini bozacak yayınlardan kaçınılması, halkın sanat zevkinin yükseltilmesi amacıyla müzik yayınlarında gerek alaturka gerekse Batı müziğinin kaliteli örneklerinin verilmesi gerekir.” diyerek radyonun eğitici rolünü ön plana çıkarmaktadır. Bunun yanında II. Dünya Savaşı yıllarında savaşa dair gelişmeler radyodan takip edilmiştir. İnsanlar radyodan duyduklarına güven duymuş ve bu güveni “Radyo söyledi.” diyerek ifade etmişlerdir. Türkiye’de radyo yayıncılığının başlamasıyla radyo programlarında halk müziği örnekleri, bireysel faaliyetler çerçevesi içinde düzensiz bir biçimde yer buldu. Radyolarda halk müziği eserlerinin icrası, İstanbul Radyosunda Tamburacı Osman Pehlivan tarafından Rumeli türküleri ile başladı. 1938’de Ankara Radyosunda Sadi Yaver Ataman, gerçekleştirdiği açıklamalı halk müziği programlarında anonim edebiyat ve âşık edebiyatı ürünlerine yer verdi. 1940’ta Vedat Nedim Tör’ün Ankara Radyosunun müdürü olması, radyo programlarının yeniden yapılandırılmasını sağladı. Bu doğrultuda 1941’de Mesut Cemil yönetimindeki Klasik Türk Müziği Korosu radyonun ilk düzenli halk müziği programını yaptı. Bir Türkü Öğreniyoruz adlı program, Muzaffer Sarısözen’in (Görsel 2.37) şefliği ve repertuvar hocalığı doğrultusunda faaliyetini sürdürdü. Bu programlar klasik Türk müziği sanatçılarının halk müziği alanında eğitilmesini sağlamanın yanında Yurttan Sesler Korosunun kurulmasına da zemin hazırladı ve Yurttan Sesler Korosu Muzaffer Sarısözen’in şefliğinde 1947’de kuruldu. Yurttan Sesler Korusu programlarında halk müziği derleme çalışmaları dinleyicilere sunuldu.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 89 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
1
clap
0
happy
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!