Debbağ Sevdiği Deriyi Yerden Yere Çarpar Atasözünün Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Debbağ Sevdiği Deriyi Yerden Yere Çarpar Atasözünün Açıklaması
Debbağ Sevdiği Deriyi Yerden Yere Çarpar Atasözünün Anlamı
Debbağ Sevdiği Deriyi Yerden Yere Çarpar Atasözünün Hikayesi Kısa
Debbağ Sevdiği Deriyi Yerden Yere Çarpar Atasözünün Öyküsü
DEBBAĞ SEVDİĞİ DERİYİ YERDEN YERE ÇARPAR ATASÖZÜNÜN ANLAMI
- İnsan, sevdiği, önem verdiği kişilerin özerinde daha çok durur.
- Daha iyi olmaları için daha çok zorlar onları.
DEBBAĞ SEVDİĞİ DERİYİ YERDEN YERE ÇARPAR ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ
Eskiden, deri terbiyeciliği çok gözde bir meslekti. Debbağ denirdi deri terbiyecilerine.
Bu mesleği yapmak isteyen bir delikanlı, çırak olarak bir debbağın yanında çalışmaya başlamış.
Debbağ’ın ilk sözü:
“Sana bir iş vermeyeceğim. Şimdilik, senin işin, gözünü dört açıp benim ne yaptığıma bakmak olacak, tamam mı?” olmuş.
“Tamam,” demiş dikanlı.el
Delikanlı, taze deriler arasından terbiyeye en uygun olanlarının nasıl seçildiğini gözlemiş önce. Sonra nasıl yıkandığını… Sonra kıllardan temizlenmesi için derilerin, sönmüş kireçli su çukuruna nasıl atıldığını… Çıkarılıp yeniden yıkanmasını…
Sonra derileri ferce denilen tahtalara germeye başlamış debbağ. Ama nasıl germek? Parmakları, koparmak, parçalamak ister gibi kavrıyormuş deriyi; bir uçtan öbür uca çekerken. Parçalamak istermiş gibi kavga ediyormuş deriyle. “Eyvah, şimdi deri kopacak!” diye kaç kere fırlayacak olmuş delikanlı. Ama bakmış debbağın öyle bir kaygısı yok, tutmuş kendini.
Sıra bıçaksı keskin aletlerle çalışmaya gelince iyice gerilmiş delikanlı. Debbağ, derinin küçük pürüzlerini ince vuruşlarla yok ederken, “Ha kesti, ha kesecek,” diye yüreği ağzına gelmiş delikanlının.
Sonra o pürüzsüz, pırıl pırıl derilerin yeniden ılık su dolu çukurlara atılmasına çok şaşmış delikanlı. Ama asıl şaşkınlığını, debbağ derileri çiğneyip tepelemeye başlayınca yaşamış. Ama nasıl çiğneme, nasıl tepeleme; evire, çevire! Büyük bir hırsla, büyük bir öfkeyle! Bir düşmanı tepeler gibi!
Bununla da kalmamış debbağ. Çukurdan çıkardığı derileri büyük bir hırsla taşlara çarpmaya başlayınca delikanlı dayanamamış artık,
“Aman ustam, deriye yazık olacak,” demiş.
Deriyi tam taşa çarpacakken bir an durup derin bir soluk alan debbağ:
“Bu işte, şunu iyi bileceksin,” demiş, “debbağ, sevdiği deriyi yerden yere çarpar/”
Ve elindeki deriyi hırsla yere çarpmaya devam etmiş.