Psikoloji Ders Kitabı Cevapları Özgün Matbaacılık Sayfa 141

görevi verdiği öğrencinin metni kavrama ve anlamaya odaklanamadığını bilmesi gerekir. Bunun nedeni; öğrencinin işleyen belleğini, metni doğru okumaya, sözcükleri doğru telaffuz etmeye odaklamamasıdır. Bunun yanında öğretmenin, kısa süreli belleğin sınırlı kapasitesi olduğundan dolayı art arda, hızla söylenen birçok bilgiyi, öğrencinin öğrenip uzun süreli belleğe gönderemeyeceğini de bilmesi gerekir. Öğretmenlere bu konuda verilebilecek öneriler; çok hızlı konuşmadan, öğrencilere yeni bilgileri işlemeleri için süreler vererek ders anlatmaları, derste ara ara özetlemeler yapmaları, önemli yerleri tekrar ederek vurgulamaları, yeni öğrenilen bilginin otomatikleşmesi için fazla alıştırma yaptırmaları yani öğrencinin öğrendiği bilgiyi uygulamasına imkân sağlamalarıdır. Çünkü otomatikleşen bilgi, kısa süreli bellekte yer kaplamadığı için kısa süreli bellek o sırada başka bilgilere odaklanabilmektedir. Örneğin, yürüme eylemini ele alalım. Yürümeyi öğrenirken ilk aşamada bebeğin ne kadar zorlandığını, nasıl düşünerek adım attığını, çevrenizdeki bebekleri izleyerek görebilirsiniz fakat sizler şu an yürürken nasıl adım atacağınızı, ayağınızı nasıl kaldıracağınız düşünmeden otomatik olarak yürümektesiniz. Bu da kısa süreli belleğinizin siz yürürken de başka uyarıcılara odaklanmasına izin vermektedir.

Uzun Süreli Bellek

İyi öğrenilen bilginin sürekli depolandığı yerdir. Uyarıcı, ortamdan çekildiği an bilginin kısa süreli bellekte var olması da biter. Yani bilgi, kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılmadığı zaman yok olmaktadır. Uzun süreli bellekte nöronlar arasındaki bağlantılar yani sinapslar diğer nöronlarla yeni bağlar oluşturarak bilginin kalıcı olmasını sağlamaktadır. Ayrıca uzun süreli belleğin kapasitesi sınırsızdır. Yani bilgi, uzun süreli bellekte yer edindiği an artık ebedîyen saklanmaktadır. Uzun süreli bellekte kullanılmaya hazır, depolanmış bilgiler vardır. Bireyin bilgiyi uzun süreli bellekten kısa sürede getirebilmesi için uygun kodlaması ve uygun yere yerleştirmesi gerekmektedir. Uygun şekilde kodlama ve uygun yere yerleştirme bilginin hatırlanmasını kolaylaştırmaktadır. Uzun süreli bellek iki temel bölmeden oluşmaktadır. Bunlar, “anısal ve anlamsal bellek”tir.

Anısal Bellek: Bireyin otobiyografik belleğidir. Yani kişisel yaşantılarımızın depolandığı bellek türüdür. Bireyin yaşadığı şeyler, sevindiği, üzüldüğü yaşantılar hep bu bellekte depolanmaktadır. Bireye “Dün akşam ne yedin?” ya da “Dün hangi kıyafeti giydin?” diye sorduğumuzda anısal bellekten bilgileri çağırmaktadır. Birey, her gün anısal belleğe binlerce bilgi depolamaktadır. Bu sebeple sık yaşanan, benzer yaşantıların hatırlanması daha zor olur. Örneğin; “Geçen pazar ne yedin?” sorusuna birey hemen cevap veremeyebilir. Çünkü yemek yeme davranışı bireyin sık tekrarladığı bir davranıştır. Daha yakın tarihte depolanan bilgiler daha kolay hatırlanır. “Dün ne yedin?” sorusuna daha hızlı cevap vermemiz bu nedendendir. Özel günler, anılar ya da başımızdan nadir geçen yaşantılar hemen hatırlanır. “Geçen yıl doğum gününü nerede kutladınız?” sorusuna birey daha hızlı cevap vermektedir. Anısal bellek ile anlamsal bellek birbirinden bağımsız değildir.

Anısal ve anlamsal bellek türleri arasında bağlar vardır. Mesela “Geçen yıl doğum gününü nerede kutladın?” sorusuna cevap verebilmesi için bireyin doğum günü kavramını anlamsal bellekten çağırması gerekmektedir.
Anlamsal Bellek: Bu bellekte kavramlar, genellemeler, kurallar depolanmaktadır. Buradan da anladığımız üzere okulda öğrendiğimiz bilgiler bu bellekte depolanmaktadır. Uzun süreli bellekte “unutma” diye bir şey yoktur; bilgiyi geri çağıramama, bilgiyi kaybetme vardır. Bu nedenle öğrendiğimiz bilgileri doğru şekilde şemalandırıp yerleştirmemiz, bilgiyi hatırlamamızı…

Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

Psikoloji Ders Kitabı Özgün Matbaacılık Yayınları Sayfa 141 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.