Servet-i Fünun Edebiyatı Nasıl Oluşmuştur
Servet-i Fünun Edebiyatı Nasıl Oluşmuştur
Servet-i Fünun Edebiyatı Nasıl Doğmuştur
Servet-i Fünun Edebiyatı Nasıl Meydana Gelmiştir
Servet-i Fünun edebiyatının edebi anlayışının oluşumunda dört faktörden bahsedebiliriz:
- Siyasi ortamın etkisi
- Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit etkisi
- Batı edebiyatının etkisi
- Sanatçıların yetişme şartları ve kişilik özellikleri
Servet-i Fünun edebiyatının etkin olduğu 1895-1901 arasında II. Abdülha- mit iktidan hüküm sürmekteydi. “II. Abdülhamid dönemi sorunların en yoğun olduğu dönemdir. Bu dönemin en önemli sorunları: Batılı devletlerin baskıları ve eleştirileri, Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu güçsüz durumun yol açtığı toprak kayıpları, misyonerlerin faaliyetleridir. Bu sorunların yarımda azınlık meseleleri ve Jön-Türklerin muhalefetçi tutumları diğer sorunlardır.” (Bayrak, 2009: 22) II. Abdülhamit bu sorunlarla boğuşurken çeşitli önlemler almak durumunda kalmış; Jurnalcilik teşkilatı kurmuş, ağır bir sansür uygulamıştır. Tanzimat’ın ikinci dönemindeki sanatçıları da etkileyen bu uygulamalar neticesinde sanatçı, söylemek istediklerine bir nevi oto-sansür uygulamış ve bu da sanatçıları ruhen yormuş, bunaltmıştır.
Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan, Tevfik Fikret’in şiirlerinin oluşumunda etkisi olan iki sanatçıdır. Bu iki sanatçı, sadece Tevfik Fikret’i değil, diğer Servet-i Fünun şairlerini de çeşitli şekillerde etkilemişlerdir. Recaiza- de’nin eserlerinde dile getirdiği şiirde her konunun işlenebileceği, kafiyenin şiirin olmazsa olmazı olmadığı, kafiyenin kulak için olduğu gibi yenilikçi görüşlerinin, Abdülhak Hamit’in kendine has nazım biçimleri kullanmasına kadar giden öncü biçim denemelerinin ve her ikisinin tabiata yönelişinin, duygusal şiirlerinin Servet-i Fiinun sanatçılan üzerinde tesiri olmuştur.
Batı edebiyatı, Servet-i Fünun edebiyatının en önemli dört sanatçısı tarafından yakinen takip edildiği için hem bu dört sanatçının hem de onlardan etkilenen diğer sanatçıların eserlerinde Batı edebiyatının etkilerini görmek mümkündür. Bu sanatçılardan Halit Ziya, gayri müslim okullarda okumuş, gayri müslim hocalardan dersler almış, Batı dilini ve kültürünü çok iyi bilen bir sanatçıdır. Cenap Şahabettin ise doktorluk eğitimi nedeniyle gittiği Fransa’da Batı edebiyatım daha yakından tanımaya başlamıştır. Tevfik Fikret, Servet-i Fünun’dan önce Fransız edebiyatından metinler okuyor ve onları Türkçeye çevirmeye çalışıyordu. (Kaplan, 2011: 83) Mehmet Rauf ise Batı edebiyatından kuramsal makaleleri çeviriyor ve Servet-i Fünun’da yayımlıyordu.
Sanatçıların yetişme şartlan ve kişilik özelliklerinin de verdikleri ürünlere tesiri olmuştur. Halit Ziya “merkezleri esasen Viyana ve Venedik’te bulunan Ermeni Katolik rahiplerinin, gene Ermeni çocuklan için İzmir’de kurduklan Mec- hitariste okuluna (…) kaydettirilir. (…) Mechitariste okulu dolayısıyla içine girdiği gayri müslim çevreler, aileden gelen alafranga eğilimlerinin kuvvetlenmesine, bu hayat tarzını daha çok benimsemesine de yol açmıştır.” (Huyugüzel, 2004: 16) Bu durumun Halit Ziya’nm toplum dışı kalmasına neden olduğu söylenebilir.
“Fikret’in annesi Hatice Refia Hanım, annesi ve babası ihtida etmiş Sakızlı bir Rum ailesinden gelir. (…) Hatice Refia Hanım, dayısı Nuri Bey ve kızı ile beraber hacca gitmiş, orada koleradan vefat etmiştir. (…) Fikret’in anneannesinin ve anne babasının mühtedi olması, annesinin aşın dindarlığı, şairin hayatının ilk yansında çok dindar, daha sonra dinsiz oluşu, oğlu Haluk’un din değiştirerek hıristiyanlığa dönüşü, psikolojik bakımdan dikkate değer vakalardır.” (Kaplan, 2011:62) Bu hayatın etkisiyle Fikret’in aşın alıngan, bazen kinci olmasının, dini konularda gelgitler yaşamasmm şiirlerine etkisi mutlaka olmuştur.
Cenap Şahabettin’in en belirgin özelliği, onun alaycı bir insan olmasıdır. Onun bu kişilik özelliğinin kendisiyle ilgili yazılan yazılara verdiği cevaplar nedeniyle tartışmaların uzamasına katkısının olduğu söylenebilir.
Yukarıda saydığımız nedenlerle Servet-i Fünun edebiyatında şiirde ve romanda birçok yenilik yapılmış, eserlerde Batı edebiyatının etkisi hissedilmiştir. Şiir ve romanlardaki kötümser temaların ortaya çıkmasında da siyasi ortamın ve sanatçıların kişilik özelliklerinin etkisi vardır.