Ağzı Ateş Püskürüyor Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
Ağzı Ateş Püskürüyor Deyiminin Anlamı ve Hikayesi Kısaca
Eski devirlerde bir tüccarın, mal sattığı bir başka tüccardan oldukça yüklü bir alacağı varmış. Ama ötekinin borcunu, öyle yakın bir zamanda ödemeye hiç niyeti yokmuş. Hatta mümkünse hiç ödemesinmiş . Alacaklı tüccar, verecekli tüccarı dava etmiş.
O civarın kadısı, pek hayırlı bir adam değilmiş. Adaletle gördüğü bir işi gören olmamış. Haklıdan da, haksızdan da rüşvet olarak, ne koparırsa alırmış. Bunu iyi bilen davalılardan borçlu olan, kadının huzuruna çıkarken gayet kıymetli bir halıyı sırtlayıp da çıkmış. Alacaklı
olan ise ağzına üç-beş sarı altın lirayı doldurmuş öyle gelmiş.
Kadı, borcu olana:
“Ödesene borcunu vicdansız” demiş.
Borçlu ise, bir eliyle sırtındaki halıyı okşarken kadı-
ya:
“Aman kadı efendi şu halımı görmez misin?” demiş.
Yani kurnazoğlu , bir yandan rüşvet olarak getirdiği ‘halıyı gösterirken, diğer yandan sağdan soldan bakanlara da, ‘hâlime yani durumuma bak dedim’ demek için böyle bir tezgâh düzmüş.
Alacaklı da hazırlıklı geldiğinden işin altında kalmamış. Ağzındaki sarı sarı altınları kadıya göstere göstere derdini anlatmaya başlamış.
Bunun üzerine kadı, borçlu tüccara dönerek:
“Halına bakıp sana acıyorum, amma şu adamın ağzı ateş püskürüyor!” demiş.
- ••
Bu deyim, “çok kızmış birinin kızgınlığını sert bir üslûpla bağıra çağıra dile getirmesini” anlatmak için kullanılır.