Ahmet Rasim Kayıp Cüzdan Hikayesi
Ahmet Rasim Kayıp Cüzdan Hikayesi
KAYIP CÜZDAN
— Şimdi, canım, şimdi elimde idi. Vapura binmeden çıkardandı. Köyde kasap bile bozmadı… Gene cüzdana koymuştum; pek iyi biliyorum… Fakat sonra ben de cüzdanı nereye koydum?.. İşte her zamanki yerinde değil. Her vakit sol cebime koyarım. Acaba, vapura yetişeyim diye sıkı yürüyordum, düştü mü? Düşürdüm mü? Sen bilirsin Tanrım… Bak şu işe. Vergi Kâğıtları, kaynanamın aylığı, evin kontratı, benim dört banknot… Of’ Gene bu sabah tersinden kalkmışız… (Pantolonunun art cebini yoklayarak) Hay şeytan hay… İlkin nerede çıkardımdı? Dur düşüneyim…
(Bu aralık ötekinin, berikinin baktığını görerek) Aman bu adamlar da…
(Ceplerini bir daha arayarak) Yo..k, yo..k. Ya düşürdük, ya kaptırdık… Mutlaka çıkarken… Sanki baskıya girmişiz gibi… Değil cüzdanı, insanın ciğerini söküp alsalar duymayacak…
(Dilenci çocuğu yılışarak) Beyefendi, beyefendi, inşallah bulursunuz.
Şimdi…
(Hamal hızlı geçerek) Varda…
(Otomobil kalın kalın öterek) Tari… Tari…
(Duvara dayanarak) Kelle götürüyor sanki…
(Bir omuz. Hâlâ iç cebinde tuttuğu elim birdenbire çıkararak) yavaş…
(İhtiyar bir kadın) Baksana a oğlum. Ka- basakal’a buradan mı gidilir?..
?…
(Gezgin kitapçı) Türkçe, Arapça, Almanca, Fransızca, öğretiyor kırk paraya…
?…
Acı badem kurabiyem…
?…
(Dostlarından biri) Ne oldun, bir şey mi
var?
(Kızgın) Cüzdanı kaybetim…
Nerede?
Canım cebimdeydi…
İyice aradın mı? Telaşla insan…
Bir saattir arıyorum, hangi telaş?..
Çok bir şey var mıydı?
Vardı ya…
Vah vah… Şimdi ne yapacaksın?
Gazetelere ilan vereceğim…
Allah akıl versin…
Ertesi gün dostlarından olan o adama gene rast lar.
Buldun mu?
Buldum ya…
Ya gazetedeki ilan?..
Oldu bir şey… Ama ben de kendi kendime diyordum… Aranırken sağ elim pek fazla boşluğa gidiyordu… (ceketin iç tarafını göstererek) Meğer bu cebim delinmiş oradan aşağıya akmış…