Aslı İle Kerem Türküsünün Hikayesi Sözleri Notaları
Aslı İle Kerem Türküsünün Hikayesi Sözleri Notaları
Aslı İle Kerem Türküsünün Hikayesi
Aslı İle Kerem Türküsünün Sözleri
Kerem Aslı’nın babası Keşiş’ten söz olarak nişan kararı verildikten sonra Keşiş, kızım alıp bulunduğu yerden başka memlekete kaçırıyor. Kerem ertesi gün, gelip Aslıyı görmeyince çok müteesir olup bu hale sazı ele alarak bakalım ne diyor:
Aldı Kerem:
Han Aslı’m Zengin’den firar eylemiş
Yol vermeyin başı dumanlı dağlar
Anası, atası böyle eylemiş
Yol vermeyin başı dumanlı dağlar
**************
Han Aslı’m da yola düşmüş kış günü
Yolda kaldı ihtiyarı düşkünü
Nere kaçan hey Allah’ın şaşkını
Yol vermeyin başı dumanlı dağlar
**************
Akşam oldu ve karanlık geceler
Bu yol nere gider kan kocalar
Seher vakti ezan verir hocalar
Yol vermeyin başı dumanlı dağlar
Deyip kesti. Kerem oradan dönüp babasına gelir. Keşiş’in yaptığı, bu işi ona anlatır. Babasından izin isteyen Kerem ne derse alamaz. Nihayet de, Kerem’in babası kızıp oğlunun bir gavur kızı peşine düşmek istediği için onu reddeder. Oğlunu reddedip huzurundan kovunca Kerem, gelir hocası olan Sofi’ye meseleyi anlatır ve onunla kalkıp yola düşerler.Bırkaç konak yol aldıktan sonra bir pınar başına gelirler. Kerem akar ki pınar başında bir kız su dolduruyor, bunu görünce Aslı’ya benzetir ve bu kıza karşı alır sazı eline.
Aldı Kerem:
Deniz kenarında esvap yuyanlar
Yuyup, yuyup gül dalma koyanlar
Ben Kerem’i su yolundan edenler
Yolcuyu yolundan eyler bir gelin
Deniz kenarında ötüşen kazlar
Uzatma boynunu eşini gözler
Şu beni sevdaya götüren kızlar Yolcuyu yolundan eyler bir gelin
kerem der ki ben de nettim
Bu fflni dünyada bittim
Erenlerden sual ettim
Kimse bilmez yaşm senin
Sana derler Süphan Dağı
Dumanlr başın senin
Yağmur yağar çılgın eser
Bilinmez hiç işin senin
Deyip kesti..
Kerem’den ayn bir diğer parça:
Aldı Kerem:
Ala gözlüm ben bu yerden gidersem
Bir nişan vereyim al kerem eyle
Çok düz ekmek yedik yar senin ile
Şimdengeru hoşçakal sefa eyle
**************
Gidiyorum işte görecek misin
Yıkılan gönlümü yapacak mısın
Hasretlik borcunu verecek misin
Genç yaşımda bunu bil kerem eyle
**************
Ben gidersem karaları bağlama
Dertli sinem ateş ile dağlama
Ayrılık günüdür sakın ağlama
Gel otur yanıma da kerem eyle
**************
Dertli Kerem der var ömür geçir
Elimizden şerbet onlara içir
Ey yaradan beni havadan uçur
Göreyim Aslı’mı gel Kerem eyle
Burada kız, Kerem’in sevdiğine ne kadar benzer ise, kız kendinin Aslıhan olmadığını Kerem’e söylemek isteyerek cevap verdi. Bunun üzerine Kerem bir daha aldı
Keremim de derki alup satamam
Gayri güzellere meyil katamam
Kızıl geymiş deyi bühtan atamam
Allı dilber beni mecnun eyledi
Deyip kesti.
Oradaki kızlar Kerem’i çok beğendiler. O gece, kızın biri sohbet kurmak isteyip bütün kızları evine davet etti. Kerem’i de misafir etti. Akşam olup sohbet kuruldu. Kerem bu kızlara Aslı’yı sorunca içinden biri onu tanırmış. Kerem’e dedi ki; Aslı Halep’e gitti. O gece kızlarla sohbet edip sabah erkenden Hoca Sofi ile Kerem, Halep’in yolunu tuttular. Birkaç konalgadan sonra, bir mezarlıktan geçerken Kerem, baktı ki orada mavi donlu bir kız durup durur. O yana, bu yana dolanıp ağlar görünce hocası Sofi’ye: Bu Aslı’dır, öldüğümü zannetmiş, benim mezarımdır diye dolanıp ağlar… Kerem oradan kızın yanına gelip oturdu. Baktı ki kız, hep ağlar mezar taşına sarılır. Daha fazla dayanamayıp aldı sazı ele Kerem:
Aldı Kerem:
Yıkık gönlün, üce başın belalı
Siyah zilfin mah yüzünde dolalı
Kaç yıl oldu senin yarin öleli
Mavi donlum ne dolanım mezarı
**************
Aldı Kız:
Yıkık gönlüm üce başım belalı
Siyah saçım gerdanımda dolalı
Yedi yıl taınamdır yarim öleli
Ölenecek dolanım mezarı
**************
Aldı Kerem:
Karalar bağlandın yasdadır başın
Kudretten çekilmiş hilaldir kaşın
Anan mıydı, baban mıydı, kardaşın
Allı dilber ne dolanın mezarı
**************
Aldı Kız: Kaıalar bağladım yasdadır başım
Kudretten çekilmiş karadır kaşım
Ne anam da ne de benim kardaşım
Yar aşkına dolanırım mezarı.
**************
Aldı Kerem:
İlkbaharda bir yağdı eridi
Çimen bitti süt yanını bürüdü
Yedi yıldır kemikleri çürüdü
Mavi donlum ne dolanın mezarı
**************
Aldı Kız:
Nasıl dilin duttu dedin sözünü
İçerine attın aşkın közünü
Açam mezarımı görem yüzünü
Bir dost içün dolanırım mezarı.
**************
Aldı Kerem:
Kerem dede der ki müddetim yetti Mezarı toprağı burnumda tüttü.
Kerem de Aslı’nın peşine gitti
Ölmeyince gönül senden arılmaz
Deyip kesti.
**************
Aldı Kerem:
Sırma sandım kirpik-inen kaşını
Delik, delik deldin ciğer başımı
Aslı’ya benzettim kara kaşını
Allı gelin Han Aslı’ya benzersin.
**************
Aldı Kız:
Aşık dediğin yok Aslı
Zatı benim gönlüm paslı
Senin yarin kara kaşlı
Aradığın ben değilim
Deyip kestiler. Bu söyleşmeden sonra Kerem, sevdiği Aslı’nın olmadığını, anlayınca oradan tekrar yola koyuldular. Aslı’nın ardından yana yana giden Kerem’in yolda etrafını bir kara bulut kapladı, şiddetli bir fırtına başladı. Bulundukları yerden ileri gidemeyip orada kaldılar. Çaresiz kalan Kerem, esen boranlı yele aldı sazı bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Yar yüzün güneş yağıdır
Ağ göysün cennet bağıdır
Yel vurur zilfin dağıdır
Bu gün fırsat yele düştü
**************
Ala gözü benli dilber
Gül renginde ele düştü
Tel, tel etmiş saçlarımı
O da ince bele düştü
Burada Kerem, sözlerini bitirdikten sonra Allah tarafından boran kesildi. Tekrar yola koyuldular. Bir zaman gittikten sonra Erciş’e geldiler. Erciş’in çarşısında gezerlerken baktılar hamamdan bir sürü kadın çıkıyor. Bunların içinden birine gözü takılan Kerem onu Aslı’ya benzetti. İçine ateş düşen Kerem aldı sazı ele:
Aldı Kerem:
Sallanı ırganı hamamdan çıkan
Allı dilber Han Aslı’ma benzersin
Çeşit, çeşit al valalar kuşanmış
Allı gelin Han Aslı’ma benzersin
Kadınlar Kerem’i dinleyince çok hoşlarına gitti. Hepsi Kerem’in başına gelip haydi söyle bakalım aşık dinlemeğe başladılar.
Şahan avım ürküttüler sunalar
Korkarım ki gayri göle konalar
Ağ ellere elvan elvan kınalar
Yakan dilber beni mecnun eyledi
Kerem oradaki kıza da sordu. Kız, Aslı’nın Kayseri’ye gittiğini söyledi, Kerem ile Sofi, oradan yola düşüp günlerden bir gün Kayseri’ye geldiler. Bir kahveye girip oturdular. Kerem, orada baktı ki duvarda bir saz var, kahveciden isteyip aldı sazı ele. Kahvede bulunan halktan ne üzerine istediklerini sorunca, gönül üzerine söylemesini istediler. Aldı Kerem:
Aldı Kerem:
Bir dem yayan olur, bir dem atlanır
Bir dem olur her cefaya katlanır
Bir dem şekerlenir bir dem datlanır
Bir dem zehirden ac’olur gönül
**************
Bir dem turap olur yere döşenir
Bir dem seyhat olur kılınç kuşanır
Bir dem halktan korkar çeker utanır
Bir dem padişahtan üc’alır gönül
Bir dem mecnun gibi kargı kanıştan
Bir dem devşürür de dürlü yemişten
Bir dem altın olur bir de gümüşten
Bir dem paslanır da tuc olur gönül
**************
Kerem der ki nihayete doyulmaz
Arap at yorulur gönül yorulmaz
Gönül bir serçedir sineye konmaz
Güzeli sevmede yorulmaz gönül
Deyip kesti.
Kayseri’de, Keşiş’in şikayeti üzerine askerler gelip Kerem’i götürecekleri sırada, Aslı’ya orada söyledikleri.