Atı Alan Üsküdar’ı Geçti Deyiminin Hikayesi ve Anlamı
Atı Alan Üsküdar’ı Geçti Deyiminin Anlamı ve Hikayesi Kısaca
Anlamı:
İş işten geçti, fırsat kaçtı.
Hikayesi:
Meşhur halk kahramanı Köroğlu’nun henüz meşhur olmadığı günlerden birinde şehirde cirit atan soysuz hırsızlar onun atma da el atmışlar. Bir akşam vakti çalıp götürmüşler hayvanı.At da atmış hani! Bir koştu mu derelerden tepelerden, karlardan çamurlardan yel gibi uçarmış. Köroğlu atının ardından çok hayıflanmış, çok üzülmüş. Atını bulmak amacıyla diyar diyar dolaşmaya başlamış. Nihayet günün birinde yolu İstanbul’a düşmüş. Buradaki at pazarında gezerken kendi atma rastlamış. Eşkıya kılıklı satıcı Köroğlu’nu tanımamış tabii. Köroğlu da alıcı gibi dolanmış atın arkasından. Atı onu tanımasın diye görünmemiş hayvana. Satıcı, hayvanı övmüş de övmüş. Yine atı duyup da onu tanımasın diye Köroğlu kısık bir sesle “Bir de binip bakabilir miyim?
At dediğin eyerine oturmadan anlaşılmaz” demiş. Satıcı da “Eyvallah” demiş. Köroğlu daha üzerine oturur oturmaz sahibini tanıyan at bir kaplan gibi fırlamış yerinden. Koşmuyor da sanki uçarak gidiyormuş. Saniyeler içinde gözden kaybolmuş. Satıcı atın bıraktığı tozdan dumandan gözünü açıp mel mel bakmış arkasından. Nihayet kendine geldiğinde öfkesinden kudurmuş. Hemen başka bir ata atlayıp peşlerine düşmeye yeltenmiş. Baştan beri olayı izleyen etraftan güngörmüş bir ihtiyar, “Boşa debelenme oğul, atı alan Üsküdar’ı geçti” demiş. Satıcıya da tabii avcunu yalamak düşmüş.
İşte böyle, yapacak bir şeyin kalmadığı, avın avlanıp tavın tavlandığı, fırsatın elden kaçtığı durumlarda kullanılır bu deyim.