Boyunun Ölçüsünü Vermek Deyiminin Hikayesi ve Anlamı
Boyunun Ölçüsünü Vermek Deyiminin Hikayesi, Anlamı, Açıklaması Kısaca
Köyün delikanlıları sıcak bir yaz günü, göl kıyısına gitmişler. Aralarında bir tanesi çok uzun boylu imiş ama, aklı boyuna nisbeten pek kısa kalmış. Gençler üst baş çıkarıp suya dalmışlar. O uzun oğlan hariç hepsi iyi yüzme bilirmiş. Uzun ise, boyuna güvenip peşlerinden suya dalmış. Bir yandan da:
“Bu gölün en derin yeri bile, benim aha şurama ancak gelir!” diyormuş
Ötekiler, uzunun böyle ileri geri konuşmasından huylanmışlar. İyi yüzücülerden biri, gölün derince bir
yerine açılıp uzuna seslenmiş:.
“Hele gel de o uzun boyunun ölçüsünü bir de burda ver!”
Uzun, bu lâfa sazan balığının oltaya atlaması gibi atlamış. Kol çırpa çırpa ötekinin yanma varınca, ayaklarının artık yere değmediğini farketmiş. Yüzme bilmediği için de, çırpına çırpına dibe batmış. Ancak ötekiler, uzunu tutup yarı baygın kıyıya çıkarmışlar. Sonra da evinin kapısına kadar götürmüşler. Oğlunu böyle tirtir titrer gören anacığı, ona ne olduğunu sormuş. Delikanlılardan biri:
“Bir şeyciği yok ana!” demiş. “Oğlun gölde boyunun ölçüsünü veriyordu. Lâkin azıcık kısa geldi.”
Bu deyim, “Haddini bildirmek, dersini vermek” mânâlarında kullanılır.