Dalavere, Alavere Saf Mehmet Yine Nöbete Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
Dalavere, Alavere Saf Mehmet Yine Nöbete Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Vaktiyle Beyazıt’ta, Bekir Ağa Bölüğü diye meşhur olmuş bir yeniçeri bölüğü varmış. Başında disiplini ile, zalimliği ile, gaddarlığı ile etrafa nam salmış Bekir Ağa adında çekirdekten yetişme bir alaylı zabitin bulunduğu bu bölüğe, öteki kıtalarda haylazlık eden, isyan çıkaran, serkeşlik yapan, ne kadar arsız utanmaz ve serseri varsa doldurmuşlar ki, Bekir Ağa onları adam ede.
Bekir Ağa Bölüğü’ne, onca kulağı kesiğin arasına Saf Mehmet adında saf bir Anadolu çocuğu da düşüvermiş. Gariban önceki bölüğünde kendisine olmadık angaryalar yükleyen çavuşuna isyan ettiği için buraya gönderilmiş ama, burada da işler onun için pek değişmemiş. Yine ne kadar angarya varsa Saf Mehmet’e yükleniyor, ne kadar nöbet varsa garibana tutturuluyormuş.
Bu zulüm canına tak eden Mehmet, tutmuş onbaşısına durumu şikâyet edip, isyan bayrağım çekmiş. Ancak, açık gözler tezgahının bekçisi olan onbaşı, hemen bir düzen dolap kurup, bölüğü içtima etmiş ve karşılarına geçip şöyle demiş:
“Arkadaşlar, bu iş böyle olmuyor!
Aramızda ezilen, üzülen askerler var. Her işe onlar koşturuluyor, her nöbete onlar yazılıyor. Yazıktır, günahtır. Bundan sonra yeni bir, usül koyacağım. Kura usulü!”
Onbaşı bunları söylerken, göz ucuyla da, Saf Mehillerin kaçıncı sırada olduğunu hesap edivermiş.
“Şimdi ben bir numara söyleyeceğim o numarada kim var ise, nöbeti o tutacak! Kabul ettiniz mi?
“Ettik!”
“Dokuz numara!”
Dokuz numara elbette Saf Mehmet’ten başkası değilmiş, itiraz edememiş ve tüfeğini omuzladığı gibi ,nizamiyeye doğru yollanmış. Giderken de, bölüktekilerine doğru şöyle seslenmiş:
Ocağı yıkılasıcalar! Dalavere, alavere Saf Mehmet yine nöbete!”
********
… Bu deyim, kurnazların kurnazlıkla, masumların haklarını yemesini anlatmak için kullanılır.