Dimyat’a Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak Deyiminin Hikayesi ve Anlamı
Dimyat’a Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak Deyiminin Hikayesi ve Anlamı
Anlamı:
Daha çok kazanayım derken eldekini de kaybetmek.
Hikayesi:
Anadolu tahıl ambarıdır denir ya, işte bu bölgede en çok yetiştirilen tahılların başında eskiden beri buğday gelirmiş. Buğdaydan üretilen bulgur da eski zamanlardan beri sofraları süslermiş. Pirinç çok sonradan girmiş Anadolu insanının günlük hayatına… Vaktiyle Anadolu’da pirinç yetiştirilmezken, en iyi pirinç Mısır’ın bir liman kasabası olan Dimyat’tan gelirmiş. Kârı da buğdaya göre oldukça yüksekmiş. O yüzden birçok çiftçi buğday yetiştirmektense pirinç getirip satmayı tercih etmeye başlamış. Bu çiftçilerden biri, kendi buğday tarlasını satmış, aldığı parayı yol parası yapıp Dimyat’a pirinç almak için yollara düşmüş. Daha o Dimyat’a varamadan bindiği gemiyi Akdeniz’de korsanlar yakalamış, diğer yolcularla birlikte adamcağızı soyup soğana çevirmişler. Tabii pirinç almak için sattığı koca tarlanın parası da böylelikle uçmuş gitmiş.
Çiftçi bin bir zorluk içinde kös kös memleketine dönmüş. Geldiğini duyan arkadaşları ziyaretine koşmuş. “Ee hayırlı olsun, sen de pirinç tüccarlığına başladın demek. Yakında köşeyi de dönersin artık” demişler. “Ne köşeyi dönmesi!” demiş çiftçi omuzları düşerek. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldum.”
*****************
İşte böyle, daha iyisini elde etmek uğruna eldekinin kaybedildiği, boynuz isterken kulaktan olunan durumlar için kullanılır bu deyim.