Gün Doğmadan Neler Doğar Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Gün Doğmadan Neler Doğar Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Eski zamanlardan birinde ayyaşın tekinin demlenme saati gelmiş. Para kesesini çıkarıp bakmış metelik yok. İnanamamış, keseyi ters yüz edip sallamış, dikiş arasına sıkışmış bir kuruş, şıngırtıyla yere yuvarlanmış.
“Eh!” demiş ayyaş. “Bu geceyi kurtardık.”
Sonra o tek kuruş ile alacağı zıkkımı alıp zıkkımlanmış. O kafa ile evinin yolunu bulamayacağı için, gidip Karacaahmet mezarlığında bir kabrin kıyısında sinip yatmış. Tam uyuyacakmış ki, kabristanın içinden bazı sesler duymuş. Meğer, mal çalan eşkıyalar orada hırsızladıkları eşyaları taksim etmektelermiş. Bizimki, ayyaşlığın verdiği cesaretle:
“Heyt ulan!” diye bir nara koparmış. “Siz kimsiniz, burada ne iş işlersiniz?”
Hırsızlar ayyaşın narasından ürkmüşler, zaptiyedir, şudur budur korkusuna mallan bırakıp, kaçakaç dağılmışlar. Sarhoş gidip bir bakmış ki, keseler dolusu akçe orada öyle kendisini beklemekte. Sarhoşluktan yamulan ağzı, biraz da keyiften eğrilmiş ve kendi kendine: “Gün doğmadan neler doğar!” demiş.
*********
Bu deyim, “Allah’tan ümid kesilmez” mânâsında kullanılır.