Kel Başa Şimşir Tarak Deyiminin Açıklaması, Hikayesi, Anlamı Kısaca
Kel Başa Şimşir Tarak Deyiminin Açıklaması, Hikayesi, Anlamı Kısaca
Anlamı:
Fakir kimsenin, durumuna uygun olmayan çok pahalı şeyler alması ya da değeri düşük bir şeyin değerli şeylerle süslenmesi.
Hikayesi:
Şimşir çok dayanıklı ve sert bir ağaç türü olduğu için eskiden tarak, cetvel gibi eşyaların yapımında kullanılırmış. Vaktiyle zengin bir aile, kızlarını gelin ediyormuş. Adet olduğu üzere oğlan evine nişan bohçası getirmişler. Kayınvalideye, görümcelere, eltiye ayrı ayrı bohçalar gelmiş. Bohçalar tek tek açılmış, hediyeler sunulmuş.
Büyük elti, vakti zamanında bir hastalık geçirmiş, saçları dökülmüş. Kendi bohçasından çıkan şimşir tarağı görünce, saçlarının azlığını ima ettiklerini düşünüp yüzü düşmüş. Başının ağrıdığını bahane edip hediyelerini öylece bırakıp odasına çekilmiş. Kayınvalide misafirin yanında büyük gelininin yaptığı bu hareketten çok utanmış, yerin dibine girmiş. Misafir gittikten sonra hırsını almak için gelinin odasına çıkmış.
“Ne o? Bohçanı alınca suratını asıp gittin. Rezil ettin beni dünürlerin önünde” diye çıkışmış gelinine. Ama gelininin hiç altta kalası yokmuş. “Asıl onlar beni rezil ettiler” demiş. “Herkese altınlar gümüşler, bana verile verile bir şimşir tarak. Daha eve adım atmadan gelin hanım uğraşmaya başladı benimle.” Kayınvalidenin daha da canı sıkılmış, “Seninki gibi kel başa, şimşir tarak çok bile!” deyivermiş.
*****************
İşte böyle, insanın haddini bilmediği, ayağını yorganına göre uzatmadığı, içmeye ayranı yokken atla çeşmeye gittiği durumlar için kullanılır bu deyim.