Paşa Bardağı Gibi Kıymetli Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
Paşa Bardağı Gibi Kıymetli Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Saltanatlı devirlerden birinde, paşalar arasında birbirlerini yemeğe davet etme adeti başlamış. Bu ziyafetler sırasında, misafir, eğer evden bişeyi beğenirse, uğurlanırken o şey sarılıp paketlenip yanına hediye olarak verilirmiş.
Bu paşalardan bir tanesi hem çok cimriymiş, hem de çok aç gözlü. Hangi ziyafete gitse gözüne birşeyleri kestirir giderken alır götürürmüş. Gün olmuş ziyafetverine sırası ona gelmiş.
Yenecekler yenmiş. İçilecekler içilmiş. Gitmeye yakın kendisinin evinden pek çok değerli hediyeyi kaldırıp götürdüğü bir paşa dostuna:
“Paşam, beğendiğiniz bir şey varsa çekinmeyiniz?” diye sormuş.
Misafir paşa, bakmış etrafta öyle dişe dokunur bir şey görememiş. Ama; “âdettendir boş da gitmeyelim. Hem bu pinti, benim evimi az tırtıklamadı” diyerek, “şu bardak pek bir hoşuma gitti” demiş. Sarıp sarmalayıp vermişler.
Paşa kendi evine geldiğinde, ev ahalisi:
“Aman paşam, paşa konağından ala ala bu alelade bardağı mı aldın?” diye gülüp sormuşlar.
Paşa:
“Gülmeyin, gülmeyin” demiş. “O paşa bardağıdır. Dikkat edin de kırılmasın.”
*****************
Bu deyim, hakettiğinden çok kıymet biçilen mallar için; ‘Ne o paşa bardağı şeklinde kullanılır.