Uçmasını Bilmek Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
Uçmasını Bilmek Deyiminin Hikayesi ve Anlamı Kısaca
Vaktiyle bir Bektaşi şeyhine, müridleri çok ısrar etmişler:
“Baba erenler, bize bir keramet gostersen de, şu dünya gözüyle görsek!”
Şeyh, ilk başlarda geçiştirmeye çalıştıysa da, müridlerin ısrarları dinmek bilmemiş. Hatta içlerinden ikisi çıkıp:
“Baba erenler bizi uçurman kâfidir” demiş.
Baba, eyvallah, uçururuz deyip muhabbeti sürdürmüş. Sabah ezanına yakın o ikisini alıp kalenin surlarına doğru yürümüş. Civardan saman getirenler, şehre nakletmek için kalenin dibine dağ gibi yığmışlar,
Şeyh iki müridini tam saman .balyalarının hizasına getirmiş.
“Çıkın surlara, niyaz vaziyetinde durun, ben ‘Hu!’ deyince bırakın kendinizi” demiş.
Halk da nasıl olduysa bunu duymuş. Namazdan çıkan, kale dibine toplanmış.
“Hu” sesiyle birlikte iki mürid kalenin surlarından aşağıya bırakmışlar kendilerini ve o hızla saman balyalarının içine gömülmüşler. Onlar kalkıp üstlerini başlarını temizlerken aşağıdaki kalabalıktan birileri
“Zındık herif! Güya keramet gösterecekti” diye bağırmaya başlamışlar. Bu gürültüler üzerine şeyh, kalenin surlarından kalabalığa doğru seslenmiş:
“Canlar, kabahat bizde değil, biz uçurduk ama onlar
konmasını bilemediler!”
- ••
Bu deyim, yapılacak işi bilmek anlamında kullanılır.