Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Meb Yayınları (MESEM)

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 95 (MESEM)

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 95 Meb Yayınları (MESEM)” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 95 (MESEM)

SAİT FAİK ABASIYANIK

Sait Faik’le ilk defa tozlu bir okui kitaplığı rafında karşılaştım. Henüz orta okul sıralarındaydım. Her öğle vakti, bu köhne kitaplığa koşar, elime ne geçerse okurdum. “Semaver”i görür görmez elimi uzatıp aldım. Kimbilir belki de “Semaver” diye adı olan bir kitabın nasıl bir şey olabileceğini merak etmiştim. “Sait Faik” adını ilk defa görüyordum. İki yıl önce çıkmış bu kitabı oracıkta okumağa başladım. Daha önce okuduklarıma, sınıfta bize öğretilenlere hiç benzemeyen şeylerdi bunlar. Hiç bu kadar önemsiz, basit insanlar ve konular için hikâye yazılır mıydı? Bir ev içinin mutluluğunu temsil eden pirinç semaverin ananın ölümünden sonraki hazin hali insanın içine dokunur bir hüzünle yazılmıştı. Stelyanos Hirisopulos gemisinin batırılması. Küçük evlâtlık kızın kaybolan bohçası. Uzun yıllardan sonra şehre inen adamın izlenimleri. Hepsi kişinin içine işleyen, yepyeni, değişik, daha önce bir benzerini görmediğim, okumadığım şeylerdi. Belki anlaşılan anlamda hikâye değildi bunlar. Ama ne değeri vardı hikâye olup olmamasının. Çok üstün, çok değerli, kişiye yeni anlamlar katan bir şeyler vardı bu yazılarda.

Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Sait’le tanıştım. Önceleri arkadaşlığımız kolay olmadı. Kimseye güveni yoktu. İçine, kendi dünyasına kapalı bir insandı. Çevresindekilere çok samimî görünmesine, onlarla içli dışlı konuşmasına rağmen, hepsinden uzaktaydı. (…)

Bir bahar günü Sait Faik ve Orhan Veli ile birlikte yaptığımız bir Boğaz gezintisini hatırlıyorum. O gün Beykoz’a kadar gitmiştik. Vapurumuz küçücük bir şeydi. Üçümüz kenar sıralarda oturmuştuk. Bütün Anadolu iskelelerine uğrayanını aramış, ona binmiştik. Üsküdar’dan Beykoz’a kadar her iskelede Sait beni sınava çekmişti: “Şu iskeleyi anlatmak gerekirse neresinden başlarsın?” Anadolu- hisarı iskelesinin yanında küçük bir kahve vardır. Onun önünde durmuştuk. “Haydi, dedi, madem ki, hikâyecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım?” Baktım üç, dört kişi oturmuş, kâğıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım renkli basma resimler… İran Şahının, Atatürk’le resmi falan. Bu resimleri belirtirim, dedim. Kızdı birden, “Ulan, dedi, o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? İşte asıl hikâye o be?” Gerçekten denize doğru bir küçük ihtiyar oturmuştu. Yalnız, sıkıntılı bir hali vardı. Vapuru da değil, denizi de değil, kahvenin önündeki o pis suları seyrediyordu. Sait, yol boyunca, hep o ihtiyardan söz açtı, durdu. Daha bunun gibi irili, ufaklı anılar kafamın içinde diriliyor. Ama en unutamayacağım anılar, onun yeni yazdığı hikâyeleri telâşla, sevinçle, endişeyle, okuduğu anlar… Sait’in bir çok hikâyelerini ilk defa kendi ağzından dinlemenin tadını duydum.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 95 (MESEM) ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!