Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Anka Kuşu Yayınevi

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 147 Cevapları Anka Yayınevi

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Anka Yayınevi Sayfa 147 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 147 Cevapları Anka Yayınevi

büromuzun kapısında göründüm. İhtiyar, aklı başında bir hademe beni karşıladı ve içeri aldı. Halit Ayarcı’nın akrabasından olduğunu bildiğim kalem şefimiz Nermin Hanım beni görür görmez kırk yıllık ahbap gibi sevindi.
Masamı gösterdi. İş için elindeki örgüyü bile bırakmıştı. Nermin Hanımın daha o gün ya örgü ördüğünü, yahut konuştuğunu öğrendim. Daha doğrusu daima konuşur, yalnız kalınca örgü örerdi.
O zamana kadar tanıdığım kadınların hiçbirine benzemiyordu. İnsanla dost olması için bir saniye görmesi kâfiydi. Hayatında hiçbir sırrı yoktu. Sükûtu sevmezdi. Hiç kimse ile darılmak âdeti değildi. Üç kocasından da darılmadan dostça ayrılmağa muvaffak olmuştu. Hâlâ da ahbaplıkları devam ediyordu. İlk söz olarak:
— Elbiseniz yakışmış… dedi. Halit Bey sizi bana anlatınca bu elbisenin size uyacağını tahmin etmiştim. Yalnız ayakkabılarınızı boyatmak lazım. Bir de berberinizi değiştirin. Bu adam saç kesmesini bilmiyor. Doğrusu sizin gibi bir arkadaş bulduğuma memnunum. Amcam bu vazifeye devamımı isteyince tereddüt etmiştim. Daire deyince insan çekiniyor. Ne olsa, birçok yabancı insan, filân vardır, sıkılırım, dedim. Fakat baş başa olduğumuzu söyleyince, hele sizi anlatınca müsterih oldum. Yaşınız başınız da ahbaplığa müsait. Kocam kıskanmaz. Zaten aklı başında insan bu asırda karısını kıskanmaz. Bugün aile artık arkadaşlık üzerine kurulmuş bir müessese oldu. Fakat erkeklerimizin fikrî terbiyesi henüz bu mertebeye gelmediği için… Mamafih artık ben de bıktım. Eskiden boşanma denen şey kolaydı. Şimdi birdenbire güçleştirdiler. Hâkimler muttasıl barıştırmağa kalkıyor, davayı sallıyorlar. İlk kocamdan daha ne yaptığımı bilmeden boşanmıştım. İkincisinde mahkeme bir sene sürdü. Ayrıca da bir sene yeniden evlenme için müddet koydular. Üçüncüsü büsbütün güç oldu… Biliyorsunuz, siz de, ben de şimdilik kâtibiz. Fakat amcam teşkilâtı kabul ettirince siz müdür muavini, ben kalem şefi olacağım! Halit amcam teşkilâtçıdır. Daha şimdiden muazzam bir proje hazırladı. Biz Şişli’de oturduğumuz için yemeğimi de beraber getireceğim. Siz de getirirseniz öğleleri beyhude yere yorulmaktan kurtulursunuz… Mamafih sizin getirmenize lüzum da yok. Ben getiririm. Kayınvalidem yemek pişirmesini sever. Hele benden kurtulsun da, icap ederse tepsi tepsi gönderir. Doğrusunu isterseniz ben onun buraya kâtip olmasını isterdim. Fakat amcam, yakışık almaz, dedi. Bu modern bir müessesedir. Genç hanım lazım. Şimdi de genci ihtiyarı pek belli olmuyor ya… Eteklerinizi biraz kısaltıp saçlarınızı da kısa kestirdiniz mi… Hele başınıza bir de bere koyarsanız… (…) Oh, doğrusu çok iyi oldu sizinle beraber bulunmamız… Ben sabahleyin dairenin yolunu bulamazsınız belki diye az kalsın otomobille eve kadar uğrayıp sizi alacaktım… Sonra hanımefendiyi rahatsız etmekten korktum, vazgeçtim. Amcam sizin iyi fal baktığınızı söyledi. Doğrusu o kadar sevindim ki… Her gün falıma bakarsınız değil mi?..
Nermin Hanım işte böyle bir Nermin Hanım’dı. Hayret edilecek nokta, üç kocasından da kendisinin istemesiyle ayrılmış olmasıydı. Halbuki bu konuşmasına göre adamcağızların bunu kendilerinin düşünmüş olması lazım gelirdi. Hakikatte günün on iki saatinde konuşan bir insandı.
Daire iç içe iki odadan ibaretti. Birincisinde Nermin Hanım’la benim karşı karşıya masalarımız vardı. Bizim odadan Halit Ayarcı’nın bürosuna geçiliyordu.
Şimdiden söyleyeyim ki alelade eşya ile döşenmiş bu odalarla İstanbul’un en asrî müessesesi olan enstitü binası arasında hiçbir münasebet yoktu. Hattâ aradaki farka terakki adı dahi verilemez. Onlar ayrı ayrı iki âlemdir.
Nermin Hanım’a bir ara işimizin ne olduğunu sordum. Birinci zevcine ve akrabasına dair uzun bir izahattan sonra şimdilik hiçbir işimiz olmadığını, sadece Halit Bey’in gelmesini bekleyeceğimizi söyledi. Filhakika ilk ayımızı sadece bu işle geçirdik. Halit Ayarcı ara sıra telefon ediyor, bizim hâl ve hatırımızı soruyor, muntazam şekilde devam etmemizi, kırtasiye eksikliklerimizi tamamlamamızı söylüyordu. Ayın sonuna doğru daktilo makinalarımız, perdelerimiz geldi.
İkinci ayın ortasına doğru Halit Ayarcı bir gün daireye uğradı. Beraberce Nuri Efendi’nin hatırlayabildiğim sözlerinden yüz kadar slogan tertip ettik: “Maden kendiliğinden ayar kabul etmez”, “Ayar saniyenin peşinde koşmaktır”. Bazen bunlara Halit Ayarcı’nın kendi buluşları da karışıyor ve onlar daha mânalı oluyordu:

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

12. Sınıf Anka Yayınevi Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 147 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!