Ahmet Mithat Efendi’nin Tanzimat Edebiyatındaki Önemi
Ahmet Mithat Efendi’nin Tanzimat Edebiyatındaki Önemi
Ahmet Mithat Efendi’nin Türk Romanındaki Önemi
Ahmet Mithat Efendi ve Tanzimat Romanı
Hace-i Evvel (İlk Öğretmen) unvanlı Ahmet Midhat Efendi, Türk edebiyatının en çok eser vermiş yazarlarındandır. Zorlu bir hayatın içinden gelmesine rağmen kendi gayreti ile bilgi ve görgüsünü arttırmış, halk adamlığı ve yazarlığı birlikte yürütmeyi başarmıştır. Hiç kaybetmediği heyecan ve hevesiyle sadece halk için yazan bir Osmanlı edibi olmuş, edebi yazılarında sanat amacı taşımadan sade bir üslupla okurunu eğitmenin peşine düşmüştür.
Ahmet Midhat, Batı medeniyeti ve milliyet meselesi gibi kavramları doğru ölçülerle zihninde oturtmuş, Osmanlı toplumunda okuma kültürünün edinilmesi ve yaygınlaştırılması gibi en temel meselenin çözülmesi gerektiğini savunmuştur. Osmanlı toplumunun maddi ve manevi alanlarda kalkınmasını, geleneksel hayatını, inanç ve değerler manzumesini yaşatmasını, Batı’nın ancak bilim ve teknik bakımından ölçü alınmasını arzulamış, bütün edebi-fikri mesaisini bu işe ayırmıştır.
Tanpınar, Ahmet Mithat Efendi’ nin bütün eserlerini “bir halk okuma odası” olarak kabul etmiştir. Onun eserlerinde bütün bir Osmanlı sosyal hayatının izlerinin sürebilmenin yanında, geniş hayal gücünün, kuvvetli bir hafızanın, Osmanlılık haysiyetini gözeten ölçülü bir Batılılaşmanın izlerini görürüz. Batı’dan alınan
pek çok fikre, roman çevirileri de başta olmak üzere bir oto kontrol uygulayarak İslam’a ve Osmanlı hayatının örfi yaşayışına aykırı olan hususları ayıklayarak okunma sunmuştur. Bu bakımdan ahlakçı ve maneviyatçı yönüyle karşımıza çıkar. Roman türünün, milli karakter taşımasını ve yerli hayatımızın renklerini yansıtması gerektiğini savunmuştur.
Ahmet Midhat’ın “Letaif-i Rivayat” adıyla kitaplaşan hikâyelerinde kullandığı dil, meddah dilidir ve hikâyelerin anlatımında geleneksel hikâye anlatımımızın çeşitli izleri görülür. Okuyucuya “ey kari! , ey karie!” ifadeleriyle seslenmesi, merak uyandırıcı olaylar anlatması, hikâye içindeki olayları yorumlaması ve okuru sık sık bilgilendirmesi meddahlık geleneğinin etkilerindendir. Romancılığının bu bakımdan eksiklik olarak değerlendirilebilecek hususları; olay anlatımı esnasında olaylara müdahale etmesi, kendi şahsi düşüncelerini belirtmesi ve kimi zaman da ansiklopedik bilgiler aktarması olarak gösterilebilir. Okur için yer yer yorucu olabilen bu izahlar, çoğunlukla tatlı bir mizah dilinin izleriyle örülür. Her hikâyesinde kıssadan hisse çıkartması ve öğütlerde bulunmayı ihmal etmemesi de okuyucusunun en aşina olduğu yönüdür. Mehmet Kaplan, Ahmet Mid- hat’ın romancılığı hakkında; “Ahmet Mithat Efendi romanlarında o devir Türk toplumunun kıymet hükümlerine, hayat görüşüne uygun müspet ve menfi tipler yaratmıştır. Bu tipler, çoğu kahramanları adlarıyla canlandıran sabit karakterli şahıslardır. Mithat Efendi, çok daha zıt karakterleri karşılaştırarak, Karagöz ve Ortaoyunu’ nda olduğu gibi konuşturur ve daima kıssadan hisse çıkarmaya çalışır.” tespitini yapar.
“’Telâtun Bey ile Râkım Efendi” romanıyla karşımızda somutlaşan züppe tipi ve onun karşısına oturttuğu Osmanlı asaletini temsil eden örnek tip ile iyi ve doğru karakterler üzerinden okuyucuya mesaj verme gayreti içerisinde olduğunu görürüz. Romanlarının sonundaki hatime kısımları ve neticeler, iyilerin mükafat- landırılması, kötülerin cezalandırılması, eden bulur ilkesi ile hareket ettiğini ve kıssadan hisselerin çıkarılması gerektiğine olan inancını gösterir.
İlk romanı, Rodos’ta sürgünde iken yazdığı “Haşan Mellah”; son romanı ise “Jön Türk”tür. Çok sayıda yazdığı romanları arasında teknik olarak zayıf romanları olduğu gibi “Müşahedat” gibi oldukça başarılı eserleri de vardır. Yazdığı bu romanların konulan oldukça çeşitlidir. Macera romanlarından, seyahat izlenim hayattaki konumu, kadınların ve kız çocuklarının eğitimi ve okutulması, yanlışlarını aktardığı romanlara, fen bilimleri ile ilgili romanlarından, tarihi ve polisiye karakterli, realist ve naturalist düşüncelerle kaleme aldığı romanlara kadar geniş bir konu yelpazesinde ürünler vermiştir. İşlediği başlıca konular; kadının sosyal Batılılaşma, esaret, dürüstlük ve erdemlilik, müsriflik, evlilikle ilgili meseleler, Avrupa toplumunun sosyal ve ahlaki problemleri başta olmak üzere çok çeşitli bahisler olmuştur.
Ahmet Midhat’ın ilk romanlarında romantizmin, sonraki romanlarında ise, realizmin ve natüralizmin etkisinde kaldığını söyleyebiliriz. Bu akımlar, ona göre yazarın bakış açısını yansıtmaktadır. Romantizmin romana güzellik kattığı, realizm ve natüralizmin ise hayatın gerçek yönlerini gözler önüne serdiğini belirtir. Romantizme bu bakımdan daha yakın durduğunu söylemek mümkündür. Eserlerindeki yoğun ve hakim iyimserlik duygusu bunun kanıtıdır.
İlk kadın yazarlarımızında Fatma Aliye Hanım’ın edebiyat hayatında yer edinmesinde başrol oynaması ve Fatma Aliye Hanım’la birlikte kaleme aldığı “Hayal ve Hakikat” adlı romanı, Ahmet Midhat’ın dönemi göz önünde bulundurulduğu takdirde, kadına ve kadınların okuma-yazma faaliyetlerine katılmasına verdiği desteğin en güzel örneğidir.
Ahmet Midhat Efendi, tarih, felsefe, eğitim, psikoloji ve pozitif bilimlerle ilgili onlarca eser de kaleme almış, bu eserlerle okurunu bir hayal ve bilgi şöleninin içine çekmeye çabalamıştır.