Kemal Varol Ucunda Ölüm Var Kitap Özeti
Kemal Varol Ucunda Ölüm Var Kitap Özeti
2016’nın ilk günlerinde çıkan “Ucunda Ölüm Var” kitabının yazarı Kemal Varol. Kemal Varol’un “Ucunda Ölüm Var” kitabı İletişim Yayıncılık tarafından çıkarılan 227 sayfalık bir kitap.
Kemal Varol Ucunda Ölüm Var kitabı, yarım yüzyıl süren bir aşk hikâyesi. Yalpalayan, kentten kente gezinen, derdine derman arayan, sayıklayan, hatırlayan, rüya çağıran ince bir ah! Kemal Varol, ustalıkla memleketi anlatıyor, güneşin içinde doğup battığı bir kitap anlatıyor. Masalsı, destansı, gürül gürül, ölmeye yatan.
Kitaptan bir alıntı:
“Ölüyorum. Bu kez sahiden ölüyorum. Gelecek misin yasıma? Boz Atlı Hızır gibi son nefesime yetişecek misin? Ucunda ölüm var Heves Ali’m, ucunda elbette ölüm var. Gelmeyeceksen, elini son kez omzuma koymayacak, alnımı öpüp yolculamayacaksan, bağışlanma dilemeyeceksen…”
Kemal Varol “Ucunda Ölüm Var” Kitabı tavsiye ettiğimiz kitaplardandır.
Kemal Varol’un diğer kitapları: Haw, Temmuzun On Sekizi, Bakiye, Kin Divanı, Memleket Garları, Yas Yüzükleri.
********************
Kemal Varol Ucunda Ölüm Var Kitabından Küçük Bir Bölüm
GÖZ SİLİMLİĞİ
“Bir insan çok şerefli olabilir ama cenazesine kimin geldiği hava durumuna bağlıdır!”
Rud Lurie
Ağıtçı Kadın, yerleri süpüren yırtık kara elbiseleri, bu yırüklara düğümlediği renk renk çaputlan, başına sardığı kara yazmalan, aslanağızlı asası, beline kemer niyetine doladığı kurt ve çakal kuyrukları, iki kaşının ortasıyla elinin tersindeki dövmeleri, bileklerine geçirdiği stres bileziği ve yırtık ayakkabılarıyla elli yıl boyunca kim nereden çağırdı, hangi evden bir cenaze kalktıysa vakit sektirmeden ayaklanıp yollara düştü.
Sanki dünyaya sadece ölülerin ruhunun selamete ermesi için gelen bu kadın, yıllarca denize kıyısı olan şehirlerden uzak dağ köylerine, kışların bir leke gibi yapışıp kaldığı diyarlardan kar yüzü görmemiş ovalara, bayındır orman- lann çepeçevre sardığı nemli yurtlardan bir ejderha gibi alev kusan bozkır illerine varana değin cümle memleketi gezerken ne yollardan erindi, ne de artık takati kalmayan ayaklarından dert yandı. Kendisi gibi zamanla yaşlanan aslanağızlı asasına tutunup bir kiraz yaprağı gibi rüzgârın önüne düşerken, çoktandır bir mezar yerine dönmüş Anadolu’nun kasaba ve şehirlerinde ağıtlar yaktı, senelerce ölülerin ruhlarına…