Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
10. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Cevapları

10. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 120 Cevabı

10. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 120 Cevabı” ise önce sorular yazıldı daha sonra kitabın üzerinde çözülerek gösterildi. Önce sorular hemen ardından ise cevaplar mevcuttur.

10. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 120 Cevabı

3.6.1.4. Temel Hak ve Özgürlükler Açısından Egemenlik Sorunu

Egemenlik; bir grup veya toplumun gücü kullanma yetkisi ve iradesiyle ilgili olup toplulukların ortak varlıklarını sürdürebilmesinin temel şartlarındandır. Tanım olarak egemenlik; bir grup, toplum veya ülkede nihai kararı veren gücü ifade etmektedir. Bireysel ilişkilerde, ailede ve okulda da egemenlikten söz edilebilir. Bütün egemenliklerin üzerinde de en üst egemenliğin devlete ait olduğu ileri sürülmektedir. Bununla birlikte devlet biçimleri arasındaki farklılıklar, egemen olup olmamalarıyla değil egemenliğin kaynağı, meşruiyeti ve kullanım şekilleriyle ilgilidir.
Egemenliğin kaynağı ve sınırları; insanın geniş topluluklar hâlinde yaşamasından bu yana kabile toplulukları, site devletleri, imparatorluklar, teokratik devletler veya cumhuriyetlerde temel bir problem hâline gelmiştir. MÖ 2000’lerde Gılgamış Destanı ve MÖ 7-8.yüzyıllarda Homeros’un İlyada ve Odesa’sında ve kutsal metinlerde yönetimlerin kaynağı ve meşruiyeti ile ilgili çeşitli pasajlar geçmektedir. Fârâbî’nin “Erdemli Şehir” eseri, Selçuklularda Nizâmülmülk’ün ve Osmanlılarda Şeyh Edebali’nin yazı ve tavsiyeleri esas olarak yönetimin meşruiyeti ile ilgili bulunmaktadır. Egemenliğin kaynağı soyluluk, zenginlik, kutsallık, savaşçılık, bilgelik ve adalet gibi çeşitli unsurlarda aranmıştır.

Orta Çağ’ın sonlarına doğru modern devletlerin oluşmaya başlamasıyla yurttaşların (milleti oluşturan zümre, grup ve insanlar) yönetime karşı, yönetimlerin yurttaşlara karşı yetki ve sorumluluklarının neler olacağı tartışılmıştır.

T. Hobbes, J. Locke ve J. J. Roussesau egemenliğin kaynağını bir tür “sözleşmeye” dayandırmaya çalışmıştır. ABD İnsan Hakları Bildirgesi ve Fransız İhtilali’ne de temel olan “Doğal Hukuk Öğretisi” ise doğuştan gelen haklara sahip olunduğunu varsaymakta ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını devletin meşruiyetinin temeli olarak görmektedir. Otorite veya bir diğer anlatımla meşru iktidar; baskı, güç veya korkuya değil temel insan hak ve özgürlüklerin garanti altına alınmasına bağlıdır. Egemenliğin asıl sahibi ise halktır (yurttaş). TBMM’de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ibaresi yer almakta olup öncelikle yasa koyma ve denetim iradesinin ve yetkisinin millet adına mecliste olduğunu ifade etmektedir. Seçilmiş kişiler de bu yetkilerini anayasal sınırlar içinde kullanmakla sorumlu tutulmaktadır. Bu anlayış “temsilî demokrasiye” denk düşmektedir.

Günümüz demokrasilerinde de hak ve özgürlüklerin nasıl geliştirileceği, yoksulluğun nasıl giderileceği, paylaşım ve adalet sorunlarının nasıl çözüleceği, toplumsal rızanın nasıl sağlanacağı, bunun için serbest ekonomi ve seçimlerin yeterli olup olmadığı, kültürel olanla evrensel olanın çelişip çelişmediği gibi konularda çeşitli tartışmalar bulunmaktadır.

Tartışalım

1. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yargısını egemenliğin kaynağı düşüncesiyle değerlendiriniz.

  • Cevap: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yargısı, egemenliğin kaynağına ilişkin bir düşünceyi yansıtmaktadır. Bu yargı, egemenliğin halkta olduğunu ve devletin, halkın iradesi doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu düşünce, egemenliğin kaynağına ve meşruiyetine ilişkin olarak, demokratik bir yaklaşımı yansıtmaktadır.

2. Egemenliğin kaynağı ve meşruiyeti açısından monarşilerle demokrasileri kıyaslayarak değerlendiriniz.

  • Cevap: Egemenliğin kaynağı ve meşruiyetine ilişkin olarak, monarşiler ve demokrasiler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Monarşilerde egemenlik, genellikle tek bir kişide ya da ailede toplanmaktadır. Bu kişinin ya da ailenin egemenliği, genellikle miras yoluyla geçmektedir. Bu nedenle, monarşilerde egemenliğin kaynağı, doğuştan gelen haklar ya da halkın iradesi değil, genellikle soyluluk ya da kraliyet ailesiyle ilişkili unsurlar olmaktadır. Demokrasilerde ise egemenlik, halkta toplanmaktadır. Halk, seçimler yoluyla temsilcilerini belirleyerek, onların aracılığıyla egemenliği kullanmaktadır. Bu nedenle, demokrasilerde egemenliğin kaynağı, halkın iradesi olarak kabul edilmektedir. Meşruiyet açısından da, demokrasilerde genellikle insan hakları ve özgürlükleri koruyan anayasal düzenlemeler bulunmakta ve yöneticilerin seçimle işbaşına gelmesi, meşruiyetlerini sağlamaktadır.

3. Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” sözünü kişisel hak ve özgürlük bağlamında değerlendiriniz.

  • Cevap: Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” sözü, kişisel hak ve özgürlükler bağlamında, insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini ifade etmektedir. Bireylerin yaşam hakkı, sağlık, eğitim, çalışma ve mülkiyet gibi temel haklarına saygı gösterilmesi, devletin varlığını sürdürebilmesi için önemlidir. Bu nedenle, devletin, insanların temel hak ve özgürlüklerini koruyacak şekilde yönetilmesi, Şeyh Edebali’nin sözünde ifade edilen amaçla uyumlu bir yaklaşımdır.

10. Sınıf  Felsefe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 120 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!