Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Cevapları

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 36 Cevabı

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 36 Cevabı

2018 – 2019 Eğitim Öğretim yılıyla birlikte pek çok ders ve çalışma kitabı değişti. Değişen kitaplardan biri de “11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Cevapları” oldu. Kitabı incelediğimizde ise Aysun KOLUAÇIK, Haydar Sinan KOLUAÇIK, Rukiye GÜNDOĞDU AVCI, Sarper Serkan AVCI tarafından 160 sayfa olarak kaleme alındığını görüyoruz. Kitapta görseller ön plana çıkarılmış ve görsel tasarım ise Volkan NUR tarafından yapılmış.

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 36 Cevabı” ise önce sorular yazıldı daha sonra kitabın üzerinde çözülerek gösterildi. Önce sorular hemen ardından ise cevaplar mevcuttur.

SORULAR

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 36 Cevabı

8. Aristoteles’in “Nikomakhos’a Etik” adlı eserinde insan, eylemlerinde bulunan aşırılık ya da eksiklik arasındaki dengeyi bulmak için orta bir yol izlemelidir. Aristoteles’in “orta yol” öğretisine bir örnek veriniz.

  • Cevap:  Aristoteles’in “Nikomakhos’a Etik” adlı eserinde insan, eylemlerinde bulunan aşırılık ya da eksiklik arasındaki dengeyi bulmak için orta bir yol izlemelidir. Aristoteles’in “orta yol” öğretisine bir örnek veriniz. Aristo’ya göre dünya ve evren mükemmel bir denge içerisinde olduğundan dolayı milyarlarca yıldır vardır ve var olmaya devam edecektir. İnsan vücudu ve beyni de bu mükemmel dengeyi yansıtabilen biricik nesnelerdir. Bizler düşünce ve davranış dünyamızda da bu dengenin benzerini ya da homoloğunu kurabilirsek o zaman biz de sonderece güçlü bir düşünce dünyasına, yaşam pratiğine sahip olabiliriz. Denge burada ne anlama geliyor? Aristo Sofistler gibi bir odaya kapanmayı ve kendini dünyadan arındırmayı övmediği gibi hazcı Eğikür gibi yaşamın tamamını sadece zevk ve sefa üzerine kurmayı da önermiyor. Aristo’ya göre yaşam bu ikisi arasında mükemmel bir denge noktasında sürdürülmeli. Bunun için de her geçen gün birey kendine daha çok telkinde bulunmalı ve kendini daha iyi bir şekilde eğitmeli. İşte Aristo’nun denge felsefesi dediğimiz şey bizzat budur.

9. Platon “Devlet” adlı eserinde “Devletlerde filozoflar yönetici olmalı ya da yönetici dediklerimiz ve sahici, iyi filozoflar olmalıdır.” sözüyle yönetim ve felsefeyi neden tek bir çatıda toplamak istemiştir? Açıklayınız.

  • CevapPlaton “Devlet” adlı eserinde “Devletlerde filozoflar yönetici olmalı ya da yönetici dediklerimiz ve sahici, iyi filozoflar olmalıdır.” sözüyle yönetim ve felsefeyi neden tek bir çatıda toplamak istemiştir? Açıklayınız. Platon, baştan beri insanlar arasında eşitliğe inanmayan ve bazı bilgi beceri ve asil değerlerin doğuştan geldiğine inanırdı. Platon’a göre bir devleti yönetebilmek de işte böyle doğuştan gelen bir asalet ve erdemi gerektirirdi. Ancak filozoflar bir toplumda asil ve erdemli olan kişiler olabilriler ve toplum adına doğru kararlar verebilirlerdi. O halde bir toplumun ya da bir devletin yöneticisi olacak olan insanlar da ancak ve ancak filozoflar olabilirlerdi. Bu kadar bilgi asalet ya da beceriye sahip olmayan kişiler orta sınıfta zanaatkarlar olabilirlerdi. Platon’un Devlet adlı eserinde bahsettiği bir diğer kavram ise şu idi: Eğer bir kişi hiçbir şekilde bilgi veya beceriye sahip değilse ve bir asalet duygusu da yok ise onun gidebileceği tek yer serflerin yanıdır. O bir köle olmak için doğmuştur ve köle olmak zorundadır.

Meletos: Sokrates, seni böyle vakitsiz bir sona sürükleyen bir ömürden utanç duymuyor musun? Sokrates: Dostum, yanılıyorsun. Değeri olan bir kimse, yaşayacak mıyım yoksa ölecek miyim diye düşünmemelidir. Bir iş görürken yalnız doğru mu eğri mi hareket ettiğini, cesaretli bir adam gibi mi yoksa tabansızca mı hareket ettiğini düşünmelidir.
10. Sokrates’in düşüncesine göre erdemli yaşamak için nasıl hareket etmelidir? Açıklayınız.

  • Cevap: Sokrates, diğer tüm düşünürlerin aksine hiçbir şekilde elini kalem kağıda sürmemiş ve ölümünden sonra birilerinin yazılarını okuyup yanlış yorumlama ihtimalini her zaman korkunç bir ihtimal olarak görmüş bir kişidir. Dolayısıyla bu durumdan bile Sokrates’ın nasıl bir ahlak ya da erdem anlayışına sahip olduğunu çıkarsamak mümkün. Sokrat, ahlak ya da erdem anlayışı konusunda öncelikle kişinin kendine ve çevresin dürüst olması gerektiği ilkesini koymuştur. Sokrates’ın bu kuralı daha sonra  ‘’dobralık’’ olarak da yorumlanmıştır. Nitekim bu yorum pek haksız bir yorum da sayılmaz. Sokrates, aynı zamanda erdemli bir birey olabilmek için bireyin durmadan kendini ve doğayı sorgulaması ve bilinçli yaşaması gerektiğini söylemiştir. Bundan dolayı bilinçsiz ve sorgusuz sualsiz yaşayıp giden kişileri, kendilerine sordukları sorular karşısında kaçamak cevap veren kişileri her zaman için erdemsiz kabul etmiştir. İşte Sokrates’ın ahlak anlayışının temelinde bu vardır. Kendini sorgulamak ve kendine sorduğu sorulara dürüst yanıt vermek.

İnsanın görme algısının fiziksel olarak bir sınırı vardır. Protagoras’a göre insan, duyuları aracılığıyla bilgi oluşturur. Duyular her insanda farklı yoğunlukta gerçekleştiğinden duyunun bilgisi göreceli ve değişir özelliktedir.
11. Protagoras’ın insanın her şeyin ölçüsü olduğu fikrine varmasında görmenin fiziksel sınırlılıklarının etkileri neler olabilir?

  • Cevap: İnsanın duyu organları ile bir varlığı bir durumu ya da kendi kendisini algılaması pek tabi mümkündür. Ne var ki algı dediğimiz kavram manipüle edilebilirlik konusunda belki de en hazır varlıklardan bir tanesidir. Dolayısıyla insanın kendi duyu organları ve algısı çevresinde algıladıkları ve yorumladıkları her zaman dünyanın biricik gerçekliğini yansıtmayabilir. Tam da bu noktada Protagoras’ın her şeyin ölçütünün insan olduğu fikrini çürütmek zorunda kalıyoruz. Çünkü eğer her şeyin ölçütü insan ise insanın yanılgılar içerisinde algıladığı ya da yanılgılar içerisinde yorumladığı olca konsept, durum ve olay için ne söyleyebiliriz? O zaman bu akvramları yeniden yorumlamaya çalışırken önceki algı boyutumuzu nasıl eleştirebiliriz? İşte bunu yapmak Protagoras’ın felsefesi dahilinde ne yazık ki neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla çıkan sonuç şudur: İnsanın fiziksel sınırlılıkları göz önüne alınarak, insanın beş duyu organı ile algıladığı ve algısı ile de yorumladığı bilgiler yüzde yüz doğru ve kesin bilgiler değildirler.

Sokrates, bilgi ile erdem arasında ilişki kurarken bilen insanın erdeme uygun davranacağını ve insanın bilerek zarar verici davranışlar göstermeyeceğini belirtmiştir.
12. Sokrates’in görüşünden hareketle trafikte araç kullanan kişinin kırmızı ışıkta geçip birilerinin yaralanmasına sebep olması örnek olayını bilgi-erdem ilişkisi açısından değerlendiriniz.

  • Cevap: Sokrates’in görüşüne göre bilgili insan erdemli insandır. Herhangi bir kişi bilgisiz ya da vahil bir kişi ise ancak o zaman kötü bir insan ya da erdemsiz bir insan olabilir. Bundan dolayı iyi ve güzel dünyanın oluşmasının tek koşulu insanların yaşam ve yaşamın işleyişi hakkında sonsuz bilgiye doğru gitmelerini sağlamaktır. Sokrates, her zaman için şunu söyler: bir kötülük yapan insan ya da hareketlerinde erdemsizlik gösteren insan, kuşkusuz ki kötülüğün sonuçları ya da kötülüğün manası hakkında yeterince bilgisi olmayan cahil insandır. Eğer bilseydi, asla yapmazdı. Dolayısıyla insanın masum ve iyi olarak doğduğuna inanır. Kısacası eğer trafikte araç kullanan kişi kırmızı ışıkta geçmesinin birilerini yaralamasına sebep olacağını bilseydi, fakat bunu teoride değil, gerçekten pratikte böyle olacağını, bu teorik düşüncenin yüz yüz şekilde gerçekleşeceğini bilseydi, asla o kırmızı ışıktan geçmezdir. Bu düşünceden de çıkarsayabileceğimiz gibi, kötülük ya da erdemsizlik cahilliktir.

Ö. Faruk Erdem’in “Mitolojik Dönem ve Sonrasında Türklerin Felsefi Anlayışı” adlı makalesine göre Türk hikmetinin en eski örneklerine İslamiyet öncesi dönem, destanlar ve eski Türk savlarında rastlanır. Eski Türklerde yöneticinin en önemli özelliklerinden biri bilge olmaktır. Bu yüzden kağan ve vezir gibi yöneticilerde bilge olma özelliği aranır. Yöneticinin diğer erdemleri çalışkanlık, vatan sevgisi, cesaret, kahramanlık, gurur ve iyi huy olarak sıralanır. Eski Türk metinlerinde Platon, Aristo gibi Antik Yunan filozofları arasında geçen bilge yönetici tartışmaları da görülür.
13. Eski Türk metinlerinde geçen hikmet görüşleriyle Antik Yunan filozoflarının felsefe görüşleri arasında benzerlik var mıdır? Açıklayınız.

  • Cevap: Eski Türklerin hikmet görüşlerinde var olanın tasavvufi bir şekilde dünyanın her yerinde tezahür ettiği fikri vardı. Yani Tanrı tek ya da biricik bir nesne değildi, Tanrı yeryüzüydü, Tanrı evrendi, Tanrı var olan her şeyin içerisindeki biricik ana parça ve nüve idi. Bir çiçeğe baktığınızda da Tanrı’yı görürdünüz, aşık olduğunuz kadına ya da erkeğe baktığınızda da Tanrı’yı görürdünüz. Bundan dolayı Tanrı’yı gökte ya da uhrevi noktalarda aramaya hiç mi hiç gerek yoktu. Tanrı var olan her şeyin içerisinde aktif olarak vardı ve buradaydı. Antik Yunan filozoflarının felsefe görüşleri ise birbirinden ayrılırdı. Örneğin platon Tanrı’nın tek ve biricik olduğunu söylerken bir idealler evreninden bahsederdi .Tanrı o idealar evreninin yaratıcısı olarak kutsal ve yüce idi. Maddeye kesinlikle bürünmemiş olduğu düşünülen Tanrı son derece soyuttu. Bundan dolayı aslında temelde Eski Türk metinlerinde geçen hikmet fikir ile Antik Yunan Düşünceleri arasında benzerlik vardır fakat bunların bağlamları farklıdır.
2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
1
unlike
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!