Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 325

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 325 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 325

Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Fahim Bey ve Biz

(…)
Fâhim Bey bazan Saffet Hanımın sevgili mangalına: “Hanım yine kömür kokuyor!…” diye itiraz edermiş. Saffet Hanım da Fâhim Bey’in bilhassa sevdiği bazı alafranga peynirlerin kokularından huylanır, onların bulunduğu dolaptan uzağa kaçarmış. Bu gâvur peyniri kokuları için halama: “Vallahi hemşire; bu kokuları alınca bana içim çürümüş, dünya ekşiyerek kokmuş gibi geliyor da tahammül edemiyorum.” dermiş. Mangalına kocasının böyle itiraz ettiğini duyunca Saffet Hanım ateşlenir. “Bey, bey! Bu evde asıl kokan senin peynirlerin. Vallahi bu kokmuş şeyleri nasıl yiyorsun şaşıyorum!” diye cevap verirmiş. O zaman Fâhim Bey de: «Onları sen yemiyorsun ama âlem yiyor hanım: sen asıl şu mangalındaki marsıklara bak. Vallahi bir gün zehirleneceksin, bizi de zehirleyeceksin.” dermiş ve gazetelerin eskiden beri yazmış olduğu bütün mangal kömürü yüzünden zehirlenip ölme hâdiselerini, tâ senelerden beri geçmiş olanlarından başlayarak birer birer sayarmış ve o zaman Saffet Hanım da içini çeker: “Acaba gazetelerindeki işaretler bunlar için midir?” diye düşünmeye dalarmış.

(…)
Saffet Hanım bazı günler, ekseriyetle o kadar hoşuna giden bu evinden, yaşayacağı zamanın en çoğunu içinde geçirdiği bu küçük evde hiç değişmeden geçen saatlerden, hiç değiştirilmeden gittikçe eskiyen eşyalardan, dünyanın hiç bir zaman dinmeyen, hep dinmeden bir sel gibi akan felaketlerinden, onları tespit eden ve kocasının odasında üst üste insan boyunca yığılan gazete koleksiyonlarından, bu yoksul hayatı yaldızlayan ve hep yarına kalan zengin olmak hulyasından, bu kokan alafranga peynirlerinden, hulâsa hiç bir vakit gönlünün istediği bir zamana vasıl olmadan hangi mevsimde açılırsa açılsın ve ha güneş, ha ay ziyadesiyle aydınlansın, hep fani olan saatlerin birer birer ve tatsızca geçtiklerini haber veren saatlerden, evet bazı günler Saffet Hanım artık müthiş bir yorgunluk ve bıkkınlık duyarmış. O zaman, başka günler ayar edip kurmaya o kadar itina ettiği bütün saatlerini; o sofradaki kuyruklu saati, o duvarda asılı çalar saatleri, o aynanın önündeki münebbihli saati ve hatta çok kere hırkasının üst mendil cebinde duran mineli, kıymetli hususi saatini -güya onlara bir ceza vermek ve onlardan intikam almak ister gibi- kurmaz; onları durmuş oldukları meyus bir saniyede bırakırmış. Ve o zamanlar göze görünmez bir süratle yine geçer, fakat nefesleri bu durmuş saatleri işletemezmiş.

Saffet Hanımın neşesinin yerinde olup olmadığı, bu kâh sallanarak safalı seslerle işleyen, kâh somurtarak sükût ile duran saatlerden belli olurmuş. Fakat Saffet Hanımın komşuları ve ahbapları olan bütün hanımlar, onun bu saatlere verdiği ehemmiyeti fazla ve gülünç bulurlarmış. Zira bir nevi edebiyat içinde yaşadıklarını duyanlara, fâni günün geçici saatleriyle bu kadar meşgul olmak cidden abes görünebilir. Diğer taraftan birbirleriyle daima iyi geçinen bu karı koca, arada bir, ancak, bu meseleden dolayı hafif tertip bozuşurlar; birbirlerine bir iki saat kadar kırgın ve kızgın kalırlarmış. Her işini vaktinde görmeye ve her sabah işine vaktinde yetiştirmeye pek meraklı olan Fâhim Bey, bir gün mesela: “Hanım, yine saatleri kurmamışsın.” diye şikâyet edermiş, “Bak, bir buçuk olmuş.” Saffet Hanımsa: “Hayır, daha saat bir.” diye iddia edermiş. Kavga bir müddet devam eder, ikisi de kendi saatlerinin doğruluğunda ısrar ederlermiş. Fakat ikisi de birbirlerine o kadar inanırlar, her biri ötekinin sözünün doğru olacağında o kadar şüphe etmezlermiş ki, sonra ikisi de birbirinden gizlice saatlerini, biri çeyrek geçeye ayar ederlermiş, işte bu yüzdendir ki, ha büsbütün dursunlar, ha işleye dursunlar, bu evdeki saatlerin doğruluğuna pek de inanan olmazmış.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 325 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!