Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 447

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 447 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 447

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Başını Vermeyen Şehit

Biz, kahraman kelimesini Türkçede normal olarak savaşlarda çarpışan, din, vatan, millet gibi sosyal değerler uğruna kendisini feda eden insanlar için kullanırız. Bu manada kahramanlık tabiat veya hayatla mücadeleden farklıdır. Burada insan bile bile ölüme karşı gider. İtici güç de ferdi kazanç değil tam tersine mutlak fedakârlıktır.
Ömer Seyfettin, “Başını Vermeyen Şehit” hikâyesinde işte böyle bir kahramanlığın örneğini verir. Türk tarihinde ise bu tipte, kelimenin gerçek manası ile kahramanlar var olmuştur. Ömer Seyfettin, başa aldığı cümlelerden de anlaşıldığı üzere hikâyesinin konusunu Peçevî Tarihinden almıştır. Peçevî Tarihi de Ömer Seyfettin’in Kuru Kadı diye andığı kadının destanını aynen verir. Ömer Seyfettin hikâyesinde bu destandan geniş olarak faydalanmış fakat ona kendinden birçok şeyler katarak işlemiştir. Peçevî Tarihi’nde verilen destan metni ile Ömer Seyfettin’in hikâyesinin mukayesesi, modern hikâyecinin eski destancılardan farkını göstermesi bakımından faydalıdır.

(…)
Ömer Seyfettin’in hikâyesinin başına aldığı Peçevî’ye ait cümle, kısa olmakla beraber destanda maceraları tasvir edilen gazilerin davranışlarını izah edici bir mana taşır: Grijgal, Zigetvar’a yakın bir yerdir ve dört tarafı kâfir hisarı ile çevrilidir. Karşı tarafın askerleri çok, Türklerin ise azdır. Böyle bir durumda orada tutunabilmek, ancak hikâyede kendilerinden bahsedilen gaziler gibi gözü pek, imanlı, ölümden korkmayan kahramanların varlığı ile mümkündür. İçinde bulundukları sıkışık ve tehlikeli durum ve iman insanlara olağandışı hareketler yaptırır. Vakaya şahit olan kadı da destanın başında, içinde bulunulan durumun sıkışıklığını belirtir. Grijgal, Zigetvar’a yarım mil mesafededir. Gaziler azdır, yüz on dört kişidir. Kâfirlerin sayısı ise onların on mislidir. Maddi kuvvetler arasındaki açık dengesizliğe göre Türklerin kaleyi düşmana vire ile teslim ederek oradan çekilmeleri gerekir. Kâfirlerden gelen teklif üzerine durum müzakere edilir. Gazilerin hepsi savaşa karar verir. Onlar maddi şartları hesaba katmayan, din yolunda şehadetin kutsallığına inanan insanlardır. Bilhassa ertesi gün bayram, o günün ise cuma olması onları heyecanlandırır. Kadı, gazilerin imanını bilemek için harekete geçmeden önce onlarla İslam âlemi arasında münasebeti belirten bir konuşma yapar.

(…)
Arkalarında bütün İslam âleminin manevi yardımını hissediş, gazilere çok yüksek bir moral gücü verir. Onlar Grijgal Kalesi’nde azdırlar ama yalnız değillerdir. Önemli olan gaza ve şehadetin davranışlarına verdiği yüce manadır. Atılan haber topları üzerine civardan gelen maddi yardım da onların cesaretini arttırır. Fakat bu gelenlerin sayısı çok değildir. Beş on gazidir. Geldikleri yoldan kopan toz bulutu, gün yüzünü tuttuğu için kâfirler yardıma koşanların yüz bin atlı ve asker olduğu vehmine kapılırlar, bozguna uğrarlar ve geri kaçarlar.

(…)
Destanda tabiatüstü hadiseler, velilere has olan manevi güç ile izah olunmuştur. Anadolu evliya menkıbeleri, onlardaki manevi gücü gösteren bir yığın keramet ile doludur. Kuru Kadı’nın anlattığı vakada onun çarpıcı oluşu, içinde yaşanılan gerçeği aşmasından dolayıdır. (…) Deli Mehmet ve Deli Hüsrev gibi hem gazi hem veli olan tipler, kendilerine has manevi güç ile tabiat kanunlarını aşarlar. Destanda dikkati çeken noktalardan biri, bu hadiseden çok heyecan duyan Kadı’nın gördüklerini başkalarına anlattıktan sonra “kalbine kesafet dolması”, eski hâletini kaybetmesidir. Deli Hüsrev, bu hareketinden dolayı onu “ebleh ve ahmak” diye azarlar. Deli Hüsrev de mistikler gibi “hâl” ile yaşananların “kal” (söz) ile ifade edilmesinin aleyhindedir. Bu, anlamayanlara akıllarının almayacağı bir sırrı ifşa etmek demektir. Kuru Kadı yazmamış olsaydı biz Osmanlı tarihinde belki binlerce benzeri bulunan Deli Meh…

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 447 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!