Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 46

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 46 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 46

1. Kültürlü her Türk bu sesin nereden, kaç asır ötesinden geldiğini bilir: Yankı!..
Mehmet Kaplanın gelenekle ilgili görüşlerini yankı sözcüğüyle sembolleştirmesi ve bu sözcüğün geçtiği bir dizeyi başlık olarak seçmesi size neler düşündürdü? Açıklayınız.

  • Cevap: Yankı, sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci sese denir. Bu ikinci ses, asıl sesle aynıdır ve o ilk ses olmadan ortaya çıkmaz. Yazar, bu basit fizik kuralından yola çıkarak yankıya ve o yankının kaynağı olan sese soyut anlamlar yüklemiştir. Başlığı oluşturan dizedeki yankı sözcüğünü Zeki Ömer Defne ninni olarak yorumlasa da M. Kaplan sözcüğü daha geniş bir çerçevede ele almış, millî kültür ögelerini (gelenek) yankının kaynağı olan sese, edebî eserleri de o sesin asırlar boyu yankılanışına benzetmiştir. Çünkü yazara göre o ilk ses olmadan yankının ortaya çıkması düşünülemez.

2. ek bir şair kimdir? Yıllarca önce bu soruyu soran Cenap Şahabettin şöyle cevap veriyor: Gerçek şair, yeni bir tarzda duyan ve duygularını yeni bir tarzda ifade eden bir insandır. Zeki Ömer Defnede bu vasıflar vardır. Fakat onda Cenap’ın ve neslinin tanımadığı, hatta inkâr ettiği bir özellik daha mevcuttur ki bence, şiirlerini güzel, tesirli ve derin yapan odur: Kendini bir geleneğin içinde ve geleneği kendi içinde hissetmek. Okuduğunuz metinden alınan bu bölümde yazar, geleneğe içtenlikle bağlı olmayı bir sanatçıyı başarılı kılan önemli özelliklerden biri kabul etmektedir.

a) Sizce bir geleneğe bağlı kalarak eserler vermek sanatçıya hangi avantajları sağlar?

  • Cevap: Toplum biliminde ve sanatta gelenek kavramı, asırlar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen birikimi ifade eder. Aynı geleneğe bağlı sanatçıların tarihsel süreçte edindikleri ve kuşaklarca aktardıkları deneyimler bu geleneğe bağlı kalarak eser veren sanatçıya yol gösterir. Böylece sanatçı, asırların olgunlaştırdığı bir düşünce ve ifade zenginliğine dayanarak yetkin eserler ortaya koyabilir.

b) Cenap Şahabettin, Türk edebiyatında 1896-1901 yılları arasında etkinliğini sürdürmüş ve diğer adı “Edebiyat-ı Cedide” (Yeni Edebiyat) olan Servetifünun Dönemi sanatçılarındandır. Cenap Şahabettin ve onunla aynı edebî anlayışa sahip sanatçıların geleneği tanımaması, hatta inkâr etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerekçesiyle açıklayınız.

  • Cevap: Doğru buluyorum. Geleneksel anlayışın kabul gördüğü ve egemen olduğu bir ortamda yeni bir anlayıştan söz edilemez. Cenap Şahabettin ve onunla aynı düşüncede olan sanatçıların eskisinden farklı bir edebiyat anlayışı ortaya koymak için geleneksel olanı reddetmeleri doğaldır. Çünkü eski sanat anlayışını olduğu gibi benimsemiş olsalardı Yeni Edebiyat adıyla ortaya çıkmazlardı. Doğru bulmuyorum. Yeni bir anlayış ortaya koymak isteyen bu sanatçılar geleneği tamamen reddetmek yerine onun zenginliklerinden faydalanabilirdi.

3. Sizce bir edebî geleneğe bağlı kalmak özgün eserler ortaya koymaya engel midir? Düşüncelerinizi belirtiniz.

  • Cevap: Edebî eserler ortaya koyan bir sanatçının -özellikle sanat anlayışının oluşmaya başladığı dönemlerde- farklı kişi ve anlayışların etkisinde kalması normal bir durumdur. Ancak sanatçı yeteneğine sahip bir şair/yazar kısa sürede kendi üslubunu oluşturur. Gerek divan edebiyatı gerek halk şiiri geleneği içerisinde eser veren üslup sahibi pek çok sanatçının olması geleneğe bağlılığın özgün eserler koymaya engel olmadığını gösterir.

4. Tanzimat devri edebiyatının ilk safhasında (1860 -1876) Avrupalılaşma işlemi, zaruri olarak “Divan edebiyatına aralıksız saldırıp onu gözden düşürme, yani çağdaş bir Türk edebiyatına alan açma, Fransız edebiyatının başlıca türlerini getirme, bu edebiyatın klasik ve romantik okullarının başlıca yazar ve şairlerini tanıma, eski nazım ve nesir dillerinin dışında yeni bir edebî dil yaratma” yönlerinde gelişmiştir.
Kenan Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri
Tanzimat Dönemi I. kuşak sanatçılarının yukarıda ifade edilen yaklaşımlarıyla Mehmet Kaplanın gelenek anlayışını karşılaştırınız.

  • Cevap: Mehmet Kaplana göre bir sanatçıyı büyük yapan temel unsur millî kültür ve geleneğe bağlı eserler ortaya koymaktır. Bu anlayış, başta Batı edebiyatı olmak üzere farklı kültür ve anlayışlardan yararlanmaya engel değildir. Sanatçı, geleneğin sesini örtmemek, geleneği tanınmayacak hâle getirmemek ve millî-yabancı dengesini kurmak şartıyla Batıdan gelecek her türlü yeniliğe açık olmalıdır. Önemli olan, bu ögelere geleneğin mührünü vurabilmektir. Tanzimat sanatçıları ise bu konuda son derece katıdır. Onlara göre yeni bir şey ortaya koymanın yolu geleneksel olanı yıkmaktan geçer. Bu nedenle Tanzimat Dönemi; sanat yaklaşımı, edebî türler ve dil anlayışında tamamen Batının egemen olduğu bir Türk edebiyatını idealleştirmiştir.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 46 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!