Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 475

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 475 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 475

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

İstanbul’un Bir Yüzü

Refik Halid Karay (1888-1965), önce İstanbul’un İçyüzü adını verdiği, sonraki baskılarda pek yerinde olarak bu adı İstanbul’un Bir Yüzü olarak değiştirdiği romanını yazmaya 15 Eylül 1918de başlamış, 15 Aralık 1918de bitirmiş. Roman, Meydan Larousse’a göre 1919da, Cevdet Kudret’le Behçet Necatigile göre 1920de yayımlanmış. (Okuduğum “üçüncü basılış”ı İnkılâp ve Aka Kitabevleri yayımlamışlar, yayım tarihi yok.)
Romanın adının değiştirilmesinin pek yerinde olduğunu söylemiştim; çünkü bu roman, bütün İstanbul’un içyüzünü değil, yalnızca İstanbul’da yaşayan bir azınlığın içyüzünü gözler önüne seriyor: Savaş zenginleri, karaborsacılar, vurguncular, türediler, İttihat ve Terakki’nin adamları… İstanbul’un “öteki yüzü”, yani “halk” yok romanda.
Romanda sık sık “eski devir” sözü geçiyor; bu, 1908 Meşrutiyet’inden önceki “devir”; “Abdülhamit’in saltanat yılları” demek; sık sık geçen ve roman zamanını belirleyen sözler arasında “Meşrutiyet’in ilanı” var, “31 Mart vakası” (13 Nisan 1909) var.

(…)
Refik Halid, “eski devir”i, “yeni devir”i, “harp zenginleri”ni, “eski ve yeni İstanbul’u anlatmak, toplumsal değişimi göstermek istiyor; yazmak istediklerini klasik roman biçimiyle yazamayacağını görünce, 1918e kadar Türk romanında görülmemiş (Batı romanından aklıma ilk gelen Gogol’ün 1842de yayımlanan romanı: Ölü Canlar.) bir biçim yaratıyor: İstanbul’un değişik çevrelerinden değişik kişileri anlatıyor, bunların yaşam toplamından İstanbul’un bir yüzü ortaya çıkıyor.

Romanın anlatıcısı İsmet (“… benim ismim ‘Yüksek İsmet’ti; çıtır pıtır olduğumdan bunu yakıştırmışlardı; sonraları ben geliştim, irilendim. Fakat lakaplarımız kaldı, değişmedi.”), romanın biçimini şöyle açıklıyor: “İkimiz de (öbürü: Kâni.) İstanbul’un göğe sığmaz genişliği, ucu bulunmaz derinliği içinde öyle karışık, çapraşık yollara düştük, öyle eziyetler çektik veya sefalar sürdük ki hatırladıklarımızı olduğu gibi, süssüz, ilavesiz yazıversek meydana payitahtın son zamana ait ne canlı ve ne doğru bir tarihi çıkar. İşte ben, elimden geldiği kadar, bu hatıraları sırasını düşürdükçe roman gibi değil, bir hatıra defteri gibi bazen kısa kısa, bazen uzun uzun, o günkü zevkime, iştahıma göre zaptedeceğim.”

Refik Halid’in romanının en önemli yanı, bir döneme tanıklık etmesi; Refik Halid, eski bir “İtilâfçı” olarak, roman boyunca İttihat ve Terakki’ye sık sık eleştiriler yöneltiyorsa da bu dönemi ondan daha iyi anlatan başka romancımız yok galiba.
(…)

Fethi Naci, Yüz Yılın 100 Türk Romanı

Kelime Dağarcığı: türedi: Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş (kimse), yerden bitme, zıpçıktı. zaptetmek (zapt etmek): Yazıya geçirmek.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 475 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!