Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 193

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 193 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 193

Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Yusufçuk Yusuf

Derviş Bey her gün geçtikçe Mahir Beyi seviyor, ona güveniyor, onun çabalarını çok insanca buluyordu. Mahir Bey savaşıyordu, şu yeryüzünde kendine bir kişilik yapmak, bizim de burada yerimiz var demek için elinden geleni ardına koymuyordu. Onun şu dağlardan, yalınayak başıkabak bir çocuk olaraktan kopup ta Viyanalara kadar gitmesi başlı başına bir destandı. Mahir Bey ona hayatını, çabalarını, çektiklerini anlatmış, Derviş Bey onu dinlemiş dinlemiş, sonra boynuna sarılıp ağlamıştı.

Şimdi artık ikisi birden, Çukurova’da yapılacak dünyanın en modern çiftliğini her gün her gün düşünüyorlardı. Doğruydu, bataklıktan kurtulmuş Akçasaz toprağı dünyanın en verimli toprağıydı. Derviş Beyin bu çiftlik üstüne parlak düşünceleri vardı, her gün de yeni yeni düşünceler atıyordu ortaya. Derviş de geleceğin çiftliğini, ekin götüremez başaklı, dallar kaldıramaz portakal, incir, şeftali ağaçlı çiftliğini Mahir Beyle birlikte derin bir kıvanç içinde yaşıyordu. Çiftliğe sınır çiziyorlardı her gün ve her gün yeni çiftliğin sınırları biraz uzaklara atılıyor, biraz daha genişliyordu. Mahir Bey olmasa, bir coşkunluk hummasına tutulmuş Derviş Bey, Mahir Kabakçıoğlu’nun yeni çiftliğine bataklıktan kurtulmuş kurtulacak bütün Akçasaz bataklığını katacaktı.
Ne vardı sanki bu kadar cebelleşmeye!

(…)
Yeter ki birlik olsun. Her işin başı birliktir. Zinhar milli birliği bozmayasın ve son Türk devletine dokunmayasın. “Şarken yol ve sazlık,” diyordu Derviş Beyin ona hemen tapuladığı tarlanın bir sınırı. Yolu al istediğin yere, Akçasazın ta öteki kıyısına at… Birkaç bilirkişi tamam. Bilirkişi bulmak, hatta yüz, yüz elli bilirkişi bulmak, o da Derviş Beyin işi. “Garben budaklıtaşın çukuru.” Nerede, neresi budaklıtaşın çukuru? Haaa, işte o da Akçasazın batı kıyısında. Birkaç haftada boşalt Akçasazın suyunu, oldu mu sana dünya kadar tarla… Sonra efendim, bu bataklıktan kurtulmuş toprak enerjisi bitip tükenmeden kırk yıl bire elli altmış verir. Gübre mübre istemez. Bu kadar toprak, değil Mahir Beyi tekmil şu Ana- varza ovasını zengini yoksuluyla Karun eder, Karun.
Her şey birkaç günde olup bitmişti. Yetmiyordu onlara bir, iki, üç tapu. Boyuna Derviş ona Akçasaz kıyılarından küçük küçük tapular buluyor, tapuları da hemen Mahir üstüne çevirtiyordu.
Mahir Bey doyuyor da, onun için çalışan Derviş Bey bir türlü toprağa, tapuya doymuyordu. Mahirin çiftliği gözlerinin önünden gitmiyor, Derviş Beyin kafasında günden güne donanıyordu. Derviş bir dost bulmuştu, işte candan yürekten, güvenilecek, arka verip oturulacak bir dost bulmuştu. Yiğit, mert, hem de akıllı, iyi yürekli, cömert, doğru. Bir dost bulmuştu kendine şu kokuşmuş, insanı bin yüzlü olmuş dünyada, malını, canını, ırzını güvenecek, güvenip de gözü arkada kalmayacak. Yıllar yılı ölümü, yalnızlığı ta iliklerinde duymuş bir insanın en büyük özlemi buydu. Dört elle sarılmıştı ona. Ne kadar da cömertti Mahir, birkaç dönümlük bir tarlaya oluk gibi para akıtıyordu. Aldığı paralardan dolayı Derviş Bey doğrusu çok mahcup oluyor ya, netsin, hem ihtiyacı vardı, hem de verdiği parayı almazsa Mahir Beyin güceneceğinden korkuyordu. Dünya malı için böyle bir dost hiç gücendirilir mi? Para ne para? El kiri, yıkarsın gider. Ha almışsın, ha almamışsın, değeri ne… İnsanlar Derviş Beyin her dediğini sevinerek, can atarcasına yapıyorlar. Mahir Beyin Dervişle dost olduğundan bu yana şaştığı en büyük özellik buydu. Bu bir Tanrı vergisi ve bir sırrı ilahi.

Mahir Bey düşünüyor, dostluğa, dostluk sözüne tapıyordu. Bunca birlik çıkarları varken, düşman olmaya ne gerek! Sevgi, arkadaşlık, kardeşlik, iyilik varken, yaratılmışken bütün bunlar, düşmanlığa ne gerek? Dünya bu kadar aydınlık, sevinçli, toprak bu kadar verimli, bolken düşman olmaya ne gerek! Neye gerek, neye gerek, cümle pislikler, kötülükler, zulümler, işkenceler, yaaa, kadirizülcelal!
Neye gerek, neye gerek!

Yaşar Kemal

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 193 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!