Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
8. Sınıf İnkılap Tarihi Dersdestek Yayınları

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Sayfa 35-36-37-38-39-40-41-42

8. Sınıf Dersdestek Yayınları İnkılap Ders Kitabı Sayfa 35-36-37-38-39-40-41-42 Cevapları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Sayfa 35-36-37-38-39-40-41-42

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 35

Osmanlı Devleti ile Almanya arasındaki yakınlaşma 2 Ağustos 1914’te imzalanan dostluk ve ittifak antlaşmasıyla resmiyet kazandı. (Görsel 2.6) Antlaşmayı izleyen günlerde Akdeniz’deki İngiliz Donanmasından kaçan Goeben (Goben) ve Breslau (Breslav) adlı Alman savaş gemileri Osmanlı Devleti’ne sığındı. Uluslararası hukuka göre henüz tarafsız olan Osmanlı Devleti’nin gemileri silahsızlandırması ve mürettebatı gözetim altına alarak savaşın sonuna kadar elinde tutması gerekiyordu. Ancak Osmanlı hükümeti bunları yapmak yerine gemileri satın aldığını açıkladı. Goeben’e Yavuz, (Görsel 2.7) Breslau’a ise Midilli adlarını vererek gönderlerine Türk bayrağı çektiği gemileri Osmanlı donanmasına kattı. Bundan sonra Alman bir amiralin komutası altına verilen Osmanlı donanması Karadeniz’e açılarak 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombaladı. Bunun üzerine 2 Kasım 1914’te Rusya, ondan birkaç gün sonra da İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti.

Yukarıdaki afişin hazırlanmasındaki amaçlar neler olabilir?

  • Cevap: Osmanlı halkına güçlü olunduğunu ve bu savaştan galip ayrılacağımızı aşılamak için yapılmış bir afiştir. Amaç dünyaya birlik olunduğunun mesajını iletmektir. Güçlü bir izlenim vermektir.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 36

Size göre Osmanlı Devleti için I. Dünya Savaşındaki en hayati cephe hangisidir? Neden?

  • Cevap: Çanakkale Cephesidir. Bu cephede alınan galibiyet dünya ülkelerinin güç dengelerini değiştirmiş ve yüce Türk milletinin belirleyici ve yönlendirici gücünü bir kere daha gözler önüne sermiştir. Çanakkale Cephesi’nin Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini de ateşlemiştir.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 37

a. Kafkas Cephesi

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’ndaki ilk cephesini Doğu Anadolu’da Ruslara karşı açtı. Bu cephede Osmanlı kuvvetlerinin komutanlığını Başkomutan Vekili Enver Paşa üstlendi. Enver Paşa bu cepheyi açarak 93 Harbi’nden beri Rus işgali altındaki Kars, Ardahan ve Batum’u kurtarmak istiyordu. Ayrıca Rusya’ya yeni bir cephe açarak Almanya’nın savaş yükünü hafifletmek, Hazar petrollerine sahip olmak ve Kafkasya üzerinden Orta Asya’ya ulaşıp Türk topluluklarıyla birleşmek de onun hedefleri arasındaydı (Görsel 2.8).

Enver Paşa, Doğu Anadolu’da bulunan Rus kuvvetlerini Kafkasya’ya doğru sürmek üzere 22 Aralık 1914’te Sarıkamış Harekâtı’nı başlattı. Ancak ordunun kışlık giysi ve erzak ihtiyacının henüz giderilememiş olması ve kış mevsiminde bulunulması nedeniyle türlü zorluklarla karşılaşıldı. Bu olumsuzluklara bir de bölgedeki Ermeni çetelerinin Ruslarla iş birliği yaparak ordumuzu arkadan vurması eklenince taarruz harekâtı başarısızlıkla sonuçlandı. Salgın hastalıklar, açlık, iki metreye ulaşan kalın kar tabakası ve dondurucu soğuklar yüzünden on binlerce Mehmetçik şehit düştü.

1915 Olayları ve Tehcir Kanunu

Sarıkamış Harekâtı başarıya ulaşamayınca karşı taarruza geçen Ruslar; Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Trabzon, Rize, Muş ve Bitlis’i işgal ettiler. Diğer yandan Ruslarla iş birliği içindeki bazı Ermeni grupları fırsattan yararlanarak Doğu illerindeki faaliyetlerine hız verdiler. Van ve Bitlis yöresinde çok sayıda Osmanlı vatandaşını katleden Ermeni isyancılar, memur ve jandarmaları şehit ederek resmî binaları yaktılar. Ayrıca Ruslara kılavuzluk yaparak 17 Mayıs 1915’te Van’ın Rusların eline geçmesini sağladılar.

Van İsyanı’nın devam ettiği günlerde Doğu Anadolu’nun başka yerlerinde de Ermeni ayaklanmaları çıktı. Ayaklanmacıların amacı Türk askerinin hareket, ulaşım ve haberleşme imkânlarını ortadan kaldırarak Rus kuvvetlerinin işini kolaylaştırmaktı.

Osmanlı Devleti, 1915 yılının ilk aylarında yaşanan olaylar nedeniyle hem bölge halkının hem de Kafkas Cephesi’ndeki birliklerin güvenliğini sağlamak için harekete geçti. Hükümet bu amaçla 27 Mayıs 1915’te Tehcir (Göç) Kanunu adıyla bilinen “Sevk ve İskân Kanunu”nu çıkardı. Ardından da cepheye yakın bölgelerde yaşayan Ermenileri ülkenin daha güvenli yerleri olan Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki bölgelere göç ettirdi.

Osmanlı hükûmeti, göçmenlerin gidecekleri yerlere kafileler hâlinde ve kolluk güçlerinin kontrolünde gönderilmesi için tedbirler aldı. Kurduğu Muhacirin Komisyonu göçmenlerin güvenlik, sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını sağlamaya çalıştı. Ayrıca göçmenleri göç ettirildikleri yerlerde uygun arazilere yerleştirerek kendilerine daha önceki mali durumları ölçüsünde taşınmaz verilmesine yönelik talimatlar yayımladı. Bu talimatlarda çiftçi ve zanaatkâr olan göçmenlere üretim yapmaları için çeşitli araç gereçler ve tohumluk sağlanmasını da istedi.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 38

Osmanlı Devleti, 31 Aralık 1918 tarihli Geri Dönüş Kararnamesiyle yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin eski evlerine ve arazilerine dönebileceklerini ilan etti.

Kafkas Cephesi’ndeki durum, Mustafa Kemal’in 16. Kolordu Komutanı olarak bu cephede görevlendirilmesinden sonra Türkler lehine değişmeye başladı. Mustafa Kemal görevini devraldıktan sonra başarılı savunmasıyla önce Rusların Diyarbakır’a girmesini önledi. Ardından kendisine bağlı 5 ve 8. tümenleri yeniden düzenleyip savaşa hazır hâle getirdi. 8 Ağustos 1916’da da karşı taarruza geçerek Muş ve Bitlis’i Rusların elinden kurtardı. Böylece bu cephede, birbirini izleyen yenilgilerden sonra tek Türk zaferini kazanan komutan oldu.
Kafkas Cephesi’nde savaşlar devam ederken 1917 yılının sonlarına doğru Rusya’da Bolşevik İhtilali çıktı. İhtilalin sonunda çarlık rejiminin yerini Sovyet Rusya aldı. Yeni yönetim 3 Mart 1918’de Brest Litowsk (Bırest Litovsk) Antlaşması’nı imzalayıp savaştan çekilince Kafkas Cephesi kendiliğinden kapanmış oldu.

Mustafa Kemal, Kafkas Cephesi’ndeki başarılarıyla Rusların güneye doğru ilerleyerek İngilizlerle birleşmelerini engelledi. Gösterdiği bu yararlılık nedeniyle “Altın Kılıç” madalyası ile ödüllendirildi. Bir süre sonra da Kafkas Cephesi’nin güneyinden sorumlu olan 2. Ordu Komutanlığına atandı.

b. Çanakkale Cephesi

İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devletinin savaşa girişiyle birlikte donanmalarını Çanakkale Boğazı önlerine göndermişlerdi. Bu devletlerin amacı, İstanbul’u alarak Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak ve müttefikleri Rusya’ya yardım ulaştırmaktı.

Çanakkale Savaşları, İngiliz-Fransız ortak donanmasının 18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazinı geçmek istemesiyle başladı. O sırada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Tümgeneral Cevat (Çobanlı) Paşa (Görsel 2.9) idi. Tarihe “18 Mart Kahramanı” adıyla geçen Cevat Paşa, İtilaf donanmasının boğazı geçme girişiminde bulunacağını önceden tahmin ederek boğaza mayın döşenmesi emrini vermişti. Bu emri alan Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi Bey, 7-8 Mart gecesi Nusret Mayın Gemisi’yle boğazın gizlice mayınlanmasını sağlamıştı (Harita 2.3).

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 39

On iki büyük zırhlıdan oluşan müttefik donanması, 18 Mart günü Çanakkale Boğazı’ndan geçmek isterken Şehit Yüzbaşı Hakkı Bey’in döşediği mayınlara çarparak ağır hasarlar aldı. Buna bir de tabyalarda bekleyen Türk topçusunun isabetli atışları eklenince müttefik donanması geri çekilmek zorunda kaldı. O gün yaşanan deniz savaşında üç düşman zırhlısı batarken dördü kullanılamaz hâle geldi.
Müttefikler deniz harekâtında uğradıkları ağır kayıpların ardından kara harekâtına girişerek Gelibolu Yarımadası’na asker çıkardılar. Ancak denizde olduğu gibi karada yapılan savaşlarda da hiç beklemedikleri bir savunmayla karşılaştılar. Bu savunmanın başkahramanı 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal idi. Mustafa Kemal, az sayıdaki askeriyle yarımadaya çıkan ilk birlikleri durdurmayı başardı. Gelibolu’da görev yapan diğer Türk komutanları da askerleriyle birlikte büyük kahramanlıklar göstererek İtilaf kuvvetlerini çekilmek zorunda bıraktılar.

Şimdi 25 Nisan sabahındayız. Yarımadanın batı kıyısındaki Arıburnu yönünden gelen top seslerinden orada bir şeylerin geçtiğini anlar. Hemen tertibatını alır. Süvari bölüğünü yarımadanın en yüksek tepesi olan Kocaçimen Tepesi’ne sevk ederken bağlı olduğu kumandanla (Esat Paşa) da temaslarını tamamlar. Arıburnu sahasını korumakla görevli komutandan gelen raporda bir tabur askerin yardıma gönderilmesi istenmektedir.
Mustafa Kemal anlar ki kara muharebesi başlamıştır. İş bir taburluk yardım meselesi değildir. Çanakkale Kara Harbi başlamıştır. Çıkarma yapılan nokta kendi cephesi değildir. Ama işin önemini kavramıştır. Hemen karar vermek lazımdır. Kararını verir. Emrindeki 57. Alayı derhâl Kocaçimen Tepesi’ne sürer. Kendisi de alayın başındadır. Mustafa Kemal’in Kocaçimen’den gördüğü manzara pek fikir verici değildir. Bunun üzerine bin zorlukla Conkbayırı’na geçer. Daha aşağıdaki 261 rakımlı tepede bulunan gözcü erlerin Conkbayırı’na kaçtıklarını görür ve önlerine çıkar.
– Nereye gidiyorsunuz?
– Düşman geldi.
– Nerede?
Elleriyle 261 rakımlı tepeyi gösterirler. Gerçekten de düşman tepeye serbestçe yaklaşmaktadır. Düşman ona Kocaçimen’deki askerlerinden daha yakındır. Derhâl kararını verir:
– Düşmandan kaçılmaz!
– Cephemiz yok…
– Süngünüz var ya…
Bu askerler kendi birliklerinden değildir. Ama o derhâl kumandayı alır ve süngü taktırıp hepsini yere yatırır. Bunların yattığını gören düşman da yere yatıp mevziye girer. Düşman duralamıştır.
İki taraf da kritik dakikalar geçirir. Arkadan 57. Alay yetişir. Düşman 8 taburdan fazladır. Mustafa Kemal’in bu kadar kuvveti yoktur. Fakat derhâl süngü taktırır. Alayın subaylarına verdiği emirler şunlardır:
– Size ben taaarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka kumandanlar alabilir.
Kumandan işte böyle bir anda bu emri verebilen insandır. Netice şu oldu. Düşmana saldırıldı. Düşman dayanamadı. Sahile kadar gerileyerek oralarda tutunabildi.
Ya 57. Alay? 57. Alaydan bu gökkubbede baki kalan bir hoş sadadır. Çünkü Çanakkale Harbi’ndt 57. Alay tamamen şehit oldu.

Şevket Süreyya AYDEMİR, tarihçi-yazar, Tek Adam CI, s. 221, 222 (Düzenlenmiştir.).

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 40

Çanakkale Cephesi’nde görev yapan ünlü Türk komutanlarından biri de Esat Paşa’dır. Esat Paşa (Görsel 2.10) aralarında Mustafa Kemal’in de bulunduğu Arıburnu’ndaki Türk kuvvetlerine komuta ederek düşmanın geri püskürtülmesinde önemli yararlılıklar gösterdi. Böylece Cevat Paşa ve Mustafa Kemal ile birlikte İtilaf kuvvetlerinin Çanakkale’yi geçerek İstanbul’a girmesini engelleyen üç önemli komutandan biri oldu.

İtilaf kuvvetleri 6 Ağustos’tan itibaren Arıburnu’na yeniden çıkarma yapmaya başladı. Buna karşılık Mustafa Kemal 10 Ağustos sabahı birliklerini karşı taarruza geçirerek onları geri püskürttü.

Onun “Anafartalar Kahramanı” olarak tarihe geçmesini sağlayan bu zaferin ardından işgal güçleri bulundukları yerlerde tutunamayacaklarını anladılar. Bir süre sonra da Gelibolu Yarımadası’ndan çekildiler. Mustafa Kemal, Anafartalarda üstlendiği sorumluluğun gerekçesini “Böyle bir sorumluluğu almak basit bir şey değildir. Fakat ben, vatanım yok olduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için bu sorumluluğu yüklendim.”(1) sözleriyle açıklamıştır.

Çanakkale Cephesi Türk ordusunun I. Dünya Savaşı’nda düşmanı kalıcı olarak püskürtebildiği tek cephe oldu. Türkler bu cephede kazandıkları zaferle İstanbul’u ve Boğazları kurtarırken İngilizler’in Orta Doğu’ya hâkim olma planlarını da bozdu. Çanakkale Savaşlarının ardından İtalya İtilaf Devletlerinin, Bulgaristan ise İttifak Devletlerinin safına katıldı. Bu arada müttefikleri olan İngiltere ve Fransa ile bağlantı kurmayan Rusya beklediği yardımı alamayınca iç karışıklık içine düştü. Bir süre sonra da Rusya’da çarlık rejimi yıkılırken Bolşevikler işbaşına geldi. Yeni yönetim 3 Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması’yla savaştan çekildi.

Sovyet Rusya ile İttifak Devletleri arasında imzalanan bu antlaşmayla Ruslar Estonya, Litvanya, Letonya, Polonya, Belarus, Ukrayna ve Finlandiya’yı Almanya’ya bıraktılar. Diğer yandan 1878 Berlin Antlaşması’yla Osmanlı Devleti’nden aldıkları Kars, Ardahan ve Batum’u (Elviye-i Selase) geri verdiler. Böylece I. Dünya Savaşı’nda açılmış olan Kafkas, Galiçya, Makedonya ve Romanya cepheleri kapandı.

c. Kanal Cephesi

Osmanlı Devleti bu cepheyi İngiltere’nin elinde bulunan Mısır’ı geri almak ve Süveyş Kanalı’nı ele geçirerek İngilizlerin sömürgeleriyle bağlantısını kesmek amacıyla açtı. Bu iş için görevlendirilen Bahriye Nazırı Cemal Paşa, 1915 yılı başlarında taarruza geçti. Ancak çöl şartlarının ağırlığı ve Kanal’ın çok güçlü biçimde savunulması nedeniyle başarılı olamadı.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 41

ç. Irak Cephesi

Osmanlı Devleti bu cephede Irak petrollerini ele geçirmek isteyen ve bu amaçla Basra’ya asker çıkaran İngiltere’ye karşı savaştı. Irak Cephesi’ndeki Türk birliklerine komuta eden Albay Nurettin Bey, Bağdat’a doğru ilerleyen İngilizleri Selman-ı Pâk Muharebesi’nde geri püskürterek Kut’ül-Amâre’ye çekilmek zorunda bıraktı. 27 Aralık 1915’ten itibaren de bu şehri kuşatma altına aldı. Bir süre sonra Nurettin Bey’in yerine Halil (Kut) Paşa getirildi. Halil Paşa komutasındaki Türk ordusu, İngilizlerin kuşatmayı yarma ve dışarıdan yardım ulaştırma girişimlerine izin vermedi. 147 gün süren Kut’ül- Amâre Kuşatması 29 Nisan 1916’da İngiliz kuvvetlerinin teslim olmasıyla sonuçlandı. Kut’ül-Amâre’deki İngiliz askerleri başta komutanları General Townshend (Tavnzınd) olmak üzere
Osmanlı ordusu tarafından esir alındı.

İngilizler Kut’ül-Amâre’de uğradıkları yenilginin ardından Irak Cephesi’ne yeni birlikler gönderdiler. Böylece güçlerini arttıran İngilizler, bu cephedeki Osmanlı birliklerinin bir kısmının Almanlara yardım amacıyla İran Cephesi’ne gönderilmesinden de yararlanarak 11 Mart 1917’de Bağdat’ı geri aldılar. Buradan petrol yataklarının bulunduğu kuzeydeki Musul’a doğru ileri harekâta geçtiler. Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra da Musul’u işgal ettiler.

Kut’ül-Amâre Kahramanı Halil Paşa kazanılan zaferden sonra ordusuna hitaben bir bildiri yayımladı. O bu bildirisinde “Arslanlarım!” diye seslendiği askerlerini tebrik ettikten sonra şöyle devam etti:

“Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okunmayan bir olayı kaydettiren Cenab-ı Allah’a hamdü şükür eylerim. Allah’ın büyüklüğüne bakınız ki bin beş yüz senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu olayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu.

İki senedir devam eden cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve on bin neferini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13.300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30.000 kayıp vererek geri dönmüşlerdir.

Tarih bu vakayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Türk sabrının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz.

Bugüne Kut Bayramı namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü kutlarken şehitlerimize Yasinler, Tebârekeler, Fatihalar okusunlar. Şehitlerimiz göklerde uçuşurken gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimize gözcü olsunlar.

Prof. Dr. Osman KÖSE, tarihçi, 3. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi Bildiri Kitabı, s. 223 (Düzenlenmiştir.).

d. Suriye-Filistin Cephesi

Kanal Harekâtı’nın başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra İngilizler 1917 yılında karşı taarruza geçtiler. İngilizlerin ilerleyişi karşısında tutunamayan Osmanlı kuvvetleri de Sina Yarımadası ve Filistin’den ayrılarak Suriye’ye çekildiler. İngilizlerin kuzeye doğru ilerleyişini, savaşın son günlerinde…

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Cevapları Dersdestek Yayınları Çözümleri Sayfa 42

Suriye Cephesi’ndeki Yıldırım Orduları Grubu’na bağlı 7. Ordunun komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa durdurdu.

“Mustafa Kemal bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra şu karara varır: ‘Bütün cephe lerde ve bütün kuvvetler üzerinde emir ve kumanda kalmamıştır. Yapılacak iş Halep’e kadar kuzey yönünde çekilmektir.’ O, Grup Komutanı’nı da ikna ederek âdeta grubun kumandasını ele alır ve eldeki birliklerini Halep’e kadar çeker. 13 Ekim’de de IV. Ordunun kalan birlikleri VII. Ordu emrine verilir. Kuvvetlerini yeniden düzenleyen VII. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, bir İngiliz tümenini Halep’in kuzeyinde Katma’da durdurur. Bu, Suriye Cephesi’ndeki son ciddi çarpışmadır. Bu çarpışma ile düşman, Anadolu kapılarında durmaya mecbur edilmiştir.”

Prof. Dr. Abdurrahman ÇAYCI, tarihçi-yazar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, s. 53, 54 (Düzenlenmiştir.).

Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması’nı imzalayarak savaştan çekildi. Mustafa Kemal, ateşkesin imzalandığı gün Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına atandı. Ateşkesi izleyen günlerde Osmanlı hükümeti Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığını kaldırarak kendisini Harbiye Nezaretinde görevlendirdi. Bunun üzerine Adana’dan İstanbul’a doğru yola çıktı.

e. Hicaz Yemen Cephesi

Hicaz Yemen Cephesi’ndeki savaşlar İngilizler tarafından Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtılıp desteklenen Arapların ayaklanmaları üzerine başladı. 1916 yılında Mekke Emiri Şerif Hüseyin kutsal toprakları korumak üzere burada bulunan Osmanlı kuvvetlerine karşı ayaklanarak bağımsızlığını ilan etti. Hicaz ve Yemen’de başlayan Arap isyanlarının büyümesi üzerine Osmanlı Devleti bölgeye takviye kuvvetler göndererek cephe komutanlığına Fahrettin Paşa’yı atadı.

Hicaz ve Yemen Cephesi’ndeki durum Filistin Cephesi’ndeki Türk kuvvetlerinin İngiliz ilerleyişi karşısında kuzeye doğru çekilmesiyle birlikte kötüleşti. Diğer cephelerle bağlantısı kopan bu cephedeki Osmanlı kuvvetleri İngiliz ve Arap kuşatması altında Medine’de mahsur kaldı.
Hicaz Demir Yolu’nun Medine’ye yakın istasyonlarının düşman eline geçmesi nedeniyle ordumuzun dışarıdan yardım alma yolları kapandı. Buna rağmen cephe komutanı Fahrettin Paşa (Görsel 2.12), Hz. Muhammed’in kabrini düşmana teslim etmedi. Elinde kalan kuvvetleriyle Medine’yi kahramanca savundu.

Fahrettin Paşa 72 gün süren Medine müdafaası sırasında şehrin çekirge istilasına uğramasını fırsata dönüştürerek erzak ihtiyacını gidermeye çalıştı. Bu amaçla bir çekirge emirnamesi yayımladı.

Yukarıdaki görselden hareketle Fahrettin Paşa’nın kişilik özellikleri hakkında hangi çıkarımlarda bulunulabilir?

  • Cevap: Askerine değer veren, savaş sırasında yardımlaşmanın paylaşmanın değerini bilen, askerleri tarafından sevilen ve saygı duyulan büyük bir kahraman ve asker olduğunu anlıyorum.

8. Sınıf İnkılap Ders Kitabı Çözümleri Dersdestek Yayınları Sayfa 35-36-37-38-39-40-41-42 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!