Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğün Yayınları

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 106 Cevapları Öğün Yayınları

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Öğün Yayınları Sayfa 106 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 106 Cevapları Öğün Yayınları

Keloğlan:
“Ana, bu hamamda bedava yıkanılıyor; para verecek yerde hikâye anlatacaksın,” demiş. Hasılı kadın söz dinletememiş. Bakmış olacak gibi değil, katılmış oğlanın yanına, yola çıkmışlar.
Gece basmış, Keloğlan anasını bir ağacın altına yatırmış, kendi de üstüne çıkmış.. O gece, ay ışığı varmış, her taraf aydınlıkmış. Derken, “Şangırrr, şungurrr…” bir sesler gelmiş. Keloğlan dağlar yıkılıyor sanmış, korkudan titremeye başlamış. Bir de bakmış ki, kırk deve, sahipsiz, gidiyorlar. Keloğlan hemen usulcacık ağaçtan inmiş, düşmüş develerin ardına. Gide gide bir mağaraya varmışlar. Develer mücevher yüklerini, kendi açılan bir kapıdan girip mağaranın içine indirmişler, ama her iş kendiliğinden oluyor… Sonra çıkıp gitmişler. Keloğlan aval aval bakınırken üç kuş gelmiş, ikisi aşağıda kalmış, bir tanesi fırlamış yukarı kata çıkmış. Keloğlan da: “Bunda bir hikmet var…” diye onun peşinden usul usul gitmiş. Bir de bakmış ki, ortada bir leğen… Kuş bunun içine girmiş, şöyle bir çırpınmış, ayın on dördü gibi bir delikanlı olmuş çıkmış. Bir çekmece açmış, altın bir mahfaza çıkarmış, içinden bir makas, bir yüksük, bir gergef almış, hem öper, hem ağlarmış:
“Ah sultanım, nerelerdesin? Sarayın siyahlara boyandı. Altı aydır bütün ev halkı matem içinde…”
Bir zaman böyle ağlayıp söyledikten sonra makaslı yüksüğü, gergefi gene yerlerine koymuş, kuş olmuş “Pırrrr…” demiş, uçup gitmiş. Keloğlan bu işlere şaşmış kalmış… Bir de bakmış ki, sabah oluyor. Hemen anasının yanına gidip onu kaldırmış. Tekrar yola çıkmışlar, şehre varmışlar. Ama Keloğlan gece gördüklerinden anasına bir şey fıslamamış….
Hamama gelmişler, bakmışlar, her günkü gibi, kıyamet, mahşer (…). Sultan kafes arkasından bunları görmüş:
“Durun bakalım, demiş, sizin anlatacak neyiniz var? Onu söylemeden yıkanamazsınız.”
Kadıncağız:
“Ah kızım, demiş, bizim ne derdimiz olacak… İlle ve lakin şu oğlan yok mu…” diye başlamış Keloğlan’dan çektiklerini anlatmaya.
Kız:
“Bu dert değil ya, neyse, mademki uzak yerden geliyorsun, yıkan,” demiş. Kadın sevine sevine soyunmaya devam etmiş. Sultan Hanım da Keloğlan’a dönmüş:
“E, Keloğlan, senin ne derdin var?”
Keloğlan da:
“Benim başım kel diye kimse kız vermiyor,” demiş. Sultan, Keloğlan’ın bu sözlerine, aylardan beri ilk defa, gülmüş. Keloğlan’ı yanına oturtmuş. O zaman Keloğlan demiş ki:
“Bak hanım, sana bir şey anlatayım da dinle…”
O gece başından geçenleri bir bir anlatmaya başlamış. Ötede anası, ikide bir oğlanın sözünü keser:..
“Kızım, inanma, hepsi yalan… Bir şeyler olsaydı ben duymaz mıydım? İkimiz beraberdik… Yalan söylüyor,” der dururmuş. Ama, Keloğlan’ın anlatışı sultanın hoşuna gitmiş de, dinlermiş. Keloğlan anlatmış, anlatmış, tam üç kuşu gördüğünü, bunlardan birinin beyaz olduğunu söyleyince, sultan “Şırrrrrak…”’ diye düşmüş bayılmış.
Etraftan koşuşmuşlar sultanı ayıltmaya, ötede anası (…) ne söyledin de hanıma, düştü bayıldı,” dermiş. Neyse sultanı ayıltmışlar. Kendine gelir gelmez.
“Keloğlan, nerde kaldın? Anlat sonra ne oldu?” demiş. Keloğlan da anlatmış… Kuşun leğen içine girip silkinerek güzel bir delikanlı olduğunu, sonra da çekmeceden makas, yüksük, gergef çıkardığını söyleyince sultan hanım gene düşmüş bayılmış. (…) Neyse sultanı yeniden ayıltmışlar. Gözünü açar açmaz Keloğlan’a:
“Aman Keloğlan, bu hamam senin olsun, beni o kuşu gördüğün yere götür,” diye yalvarmış. Keloğlanın canına minnet… Neyse artık anası da, (…) bu işlerden de bir şey anlamamış…
Sultan ile Keloğlan yola çıkmışlar. Mağaraya varınca, Keloğlan sultanı orada bırakmış dönmüş. Gece olmuş. Sultan karanlıkta epey korkmuş, ama yerinden de kımıldamamış. Derken deve kervanı gelmiş, ama ne deveci var, ne bir şey. Develer yüklerini kendi kendilerine yıkmışlar sonra da bırakıp gitmişler. Aradan bir zaman geçmiş “Pırrrr…”’ üç kuş gelip konmuş. İkisi aşağıda kalmış, beyazı yukarıya çıkmış. Sultan da peşinden… Kapının arkasına saklanmış. Kuş altın bir leğenin içine girmiş, güzel bir delikanlı olmuş. Sonra çekmeceyi açmış, içinden altın bir mahfaza çıkarmış, onun içinden makası, yüksüğü, gergef almış, ağlayarak, “Ah sultanım, nerelerdesin? Altı aydır sarayın siyahlara boyandı.” deyince, kız:
“Burdayım,” diye çıkıvermiş. Delikanlı koşmuş, sarmaş dolaş olmuşlar. Oturmuşlar, sabaha kadar sohbet etmişler. Ortalık ağarmaya başlayınca delikanlı demiş ki:

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

9. Sınıf Öğün Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 106 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
3
unlike
1
sad
1
angry
0
happy
0
clap
0
love
0
confused

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!