Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Öğün Yayınları

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 56 Cevapları Öğün Yayınları

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Öğün Yayınları Sayfa 56 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 56 Cevapları Öğün Yayınları

Dişi kurt, kar yığınlarının üstünden ahıra tırmandı, ayakları ve burnuyla samandan çatıyı eşelemeye koyuldu. Saman çürümüş, yumuşamıştı; dişi kurt neredeyse yuvarlanacaktı. Bu arada aşağıdan sıcak buhar, gübre ve koyun sütü kokusu geldi. Soğuğu hisseden bir kuzu meledi. Delikten atlayan dişi kurt, ön ayakları ve göğsü ile yumuşak, sıcak bir şeyin üzerine düştü; herhalde bir koçtu bu. O sırada ahırın içinde bir şey feryat edip havlamaya, incecik sesiyle ulumaya başladı, kuzular ürkerek duvara doğru atıldılar, korkuya kapılan kurt ise dişine ilk takılan şeyi yakaladığı gibi soluğu dışarıda aldı…

Var gücüyle koşuyordu; bu sırada, kurdun varlığını sezen Arapka, kudurmuş gibi uluyor, kışlakta, huzuru kaçan tavuklar gıdaklıyor, İgnat, kapının önüne çıkmış, “Tam yol! Islığa gel!” diye bağırıyordu.

Bir makine gibi ıslık çalıyor, sonra da ho… ho… ho… ho!.. diye bağırıyordu. Bütün bu gürültüyü, bir de ormanın yankısı tekrarlıyordu.

Tüm sesler azar azar dinince kurt biraz sakinleşti ve dişlerinin arasında tutarak karın üzerinde sürüklediği avının, bu mevsimin kuzularına göre fazla ağır ve sert olduğunu fark etmeye başladı; kokusu da bir başkaydı sanki ve tuhaf sesler çıkarıyordu… Kurt durakladı ve biraz dinlenip yemeğe başlamak için yükünü karın üzerine bıraktı. Ve birdenbire tiksintiyle geri sıçradı. Avladığı, bir kuzu değil, köpek yavrusuydu; koca kafalı, uzun bacaklı, büyük cinslerden, kara bir köpek. Bunun da alnını kaplayan koca, beyaz bir lekesi vardı. Hareketlerine bakılırsa görgüsüz, sıradan bir avlu köpeğiydi. Ezilmiş, yaralı sırtını yaladı ve hiçbir şey olmamış gibi kuyruğunu sallayıp kurda havlamaya başladı. Kurt, köpek gibi hırladı ve koşarak uzaklaştı ondan. Köpek, avcısının peşinden gidiyordu. Kurt arkasına baktı ve dişlerini birbirine vurdu. Köpek, şaşkınlık içinde duraksadı ve galiba kurdun kendisiyle oynadığını düşünerek suratını kışlağın bulunduğu tarafa çevirdi ve tiz, sevinçli bir havlama tutturdu; anası Arapka’yı, kendisi ve kurt ile oynamaya davet eder gibiydi.

Hava aydınlanıyordu; kurt, sık kavak ormanının içinden evine ulaşmaya çalışırken her bir kavak ağacı açık seçik ayırt edilebiliyordu. Çalı horozları uyanmaktaydılar; köpeğin dikkatsizce sıçrayışları ve havlamasıyla huzuru kaçan güzel horozlar ötüp duruyorlardı.

“Neden peşimden geliyor?” diye düşündü dişi kurt canı sıkılarak. “Kendisini yememi istiyor galiba.”

Yavrularıyla birlikte pek derin olmayan bir çukurda yaşıyordu; üç yıl önce şiddetli bir fırtınanın, ihtiyar bir çam ağacını köküyle birlikte sökmesiyle oluşmuştu bu çukur. Şimdi dibinde yaşlı yapraklar ve yosun vardı, yavruların oynadıkları kemik ve öküz boynuzları duruyordu oracıkta. Yavruların üçü de uyanmışlardı; birbirlerine çok benziyorlardı, çukurun kıyısında durmuş, eve dönen annelerine bakıyor, kuyruklarını sallıyorlardı. Onları gören köpek az ötede durdu ve uzun süre yavruları izledi. Yavruların da dikkatle kendisine baktıklarını fark ederek öfkeyle, yabancıya havlar gibi havlamaya başladı sonra. Tanyeri aydınlanmış, güneş yükselmişti; kar ışıldıyordu her yerde. (…)

Yavru köpek en sonunda yoruldu, sesi kısıldı; kendisinden korkmadıklarını, hatta ilgilenmediklerini görerek ürkekçe bir sıçrayıp bir çömelerek yavru kurtlara yanaştı. Gün ışığında daha net seçilebiliyordu artık… Beyaz, geniş alnının üzerinde, çok aptal köpeklerde rastlanan bir tepecik vardı; küçük gözleri mavi ve donuktu, bütün yüz ifadesi de olağanüstü aptalcaydı. Yavru kurtlara yanaştı, suratını, ileri doğru uzattığı uzun bacaklarının üzerine koydu ve “mnya, mnya… naa-naa-naa!..” diye sesler çıkarmaya başladı.

Yavrular, bir şey anlamasalar da kuyruklarını salladılar. (…) Köpek ona yanını döndü ve kuyruğunu sallayarak yan gözle baktı, sonra birden yerinden fırladı ve yerdeki karın buz tutmuş tabakasında birkaç daire çizdi. Kurtlar da peşinden koşturdular. Sırtının üzerine düştü yavru köpek, ayaklarını havaya kaldırdı; üç kardeş üzerine atılıp coşku içinde keskin çığlıklar atarak, acıtmadan, şakadan ısırmaya başladılar onu. Yüksek çamın tepesine tüneyen kargalar, yukarıdan yavruların kavgasını izliyor ve pek endişeleniyorlardı. Gürültü ve neşe kapladı ortalığı. Güneş artık, bahar güneşi gibi yakıyordu; ve fırtınanın yıktığı çamın üzerinden atlayıp duran horozlar, gün ışığında zümrüdümsü bir renk alıyorlardı.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

9. Sınıf Öğün Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 56 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
12
unlike
2
angry
1
happy
1
clap
1
sad
0
love
0
confused

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!