Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 23

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 23 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 23

1. Bir toplumun edebiyatına bakarak o toplumun gelişmişliği ile ilgili çıkarımlarda bulunmanın mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? Niçin?

  • Cevap: Edebiyat ve toplum birbirini geliştiren ve etkileyen iki önemli unsurdur. Bir milletin, bir kültürün gelişmesinde edebiyatın katkısı küçümsenemez. Çünkü edebiyat, insanların düşünce dünyasını değiştiren bir unsurdur. Düşüncenin olduğu yerde gelişme ve ilerleme olacaktır. Özellikle özgür düşünce ortamları gelişim için ön koşuldur. Gelişim için ayrıca farklılık olması gerekir. Farklı düşünceler gelişimi etkiler. Bir toplumda ne düzeyde düşünce çeşitliliği varsa orada hızlı gelişmeden söz edilebilir. Böylece toplumdaki ilerleme sürekli hâle gelir. Bu yüzden gelişim için edebiyat bir araç olarak kullanılabilir. Gelişen toplumda edebiyat da o oranda çeşitlenir ve gelişir. Bu yüzden iki kavramı birbirinden ayrı düşünmek imkânsızdır.

2. Edebiyatla iç içe olmak insanlara ve topluma neler kazandırır?

  • Cevap: İşlevsel yönden edebiyat gerçekten bir eğitim aracıdır. Bir eğitim aracı olarak edebiyat, hangi nitelikleriyle etkiler kişileri? Ya da kişilere ne kazandırır? Eğitim bazı alışkanlıkları edinmek, bazı alışkanlıklardan kopmak alışkanlığı olduğuna göre bunu başarmak için edebiyat, hangi yollara başvurur? Her şeyden önce, edebiyatın duyarlık kazandırmadaki büyük gücüne değinmeliyiz. Duyarlık kazanma, kişilerin duygularının varlığını kavramaları, bunları kişiliklerinde yansıtabilmeleridir. Acıma, sevinme, başkalarının acılarına katılma, güzellikler karşısında coşkulanarak yitip gitme (güzellikler içinde başka bir güzellik olma), gerçekleri bulunca güven duygusuna kapılma gibi duygusal oluşumlar, duyarlıkların bilincine varmış kişilerde belirebilir ancak. Edebiyat bunu Nurullah Ataç’ın deyimiyle, ‘sezdirme, kavratma’ gücüyle gerçekleştirir. Bu sezgi ve kavrayış gücüyle başkalarının ‘iç dünyalarını’ tanıyabiliriz, anlayabiliriz

Edebiyat dile dayanır. Bir şiirde, hikâyede, romanda, tiyatroda, bize heyecan veren o derin ve ulvî hisler, kafamızın içinde bir dünya yaratan hayaller ve tasvirler, varlıklarını ve tesirlerini kelimelere borçludur. Musikide ses, resimde boya, mimaride taş ne ise edebiyatta da kelime odur.
(…) Duymak, düşünmek, zengin bir hayal gücüne sahip olmak, şüphesiz, mühim bir şeydir. Sanatkâr, dünyayı başkalarından farklı gören insandır. Fakat duygularını dile getirmeyen bir kimseye de sanatkâr denilemez. Anlatabilmenin güçlüğünü hissetmeyen yazar yoktur. “Makber Mukaddimesinde Hâmid bundan şikâyet eder. Mai ve Siyah romanında şair Ahmet Cemil dil ile duygu arasındaki uçurumu çok güzel belirtir. Orhan Veli, o güzel “Anlatamıyorum” şiirinde aynı dertten şikâyetçidir. Tanpınar, yazılarında ısrarla dil üzerinde durur. Duyulara, duygulara, hayallere en uygun kelimeleri nasıl bulmalı? Yazılan ve konuşulan dilde aşağı yukarı aynı mânaya gelen beş altı kelime ve tabir vardır. Yazar bunlardan birisini seçer. Sanat bu seçimle başlar.(…)Namık Kemal bir yazısında, “Edebiyatsız millet dilsiz insan kabilindendir.” der. Gerçekten de edebiyatları milletlerin dili saymak doğru bir görüştür. Fertler nasıl karşılarındaki insana duygu ve düşüncelerini dil ile anlatırlarsa, millet ve insanlık planında edebiyatlar da aynı vazifeyi görürler. Yalnız bu düşünceye şu fikri de eklemek lazımdır: Edebiyat, duygu ve düşüncelerini günlük dilden kat kat daha kuvvetli ve daha güzel bir şekilde ifade eder. (…) Herhangi bir insanın karaladığı hayat hikâyesi ile Reşat Nuri, Halide Edip veya Ahmet Hamdi Tanpınar’ın roman ve hikâyesi bir tutulabilir mi? Fu- zuli’nin, Şeyh Galib’in, Fikret’in, Haşim’in, Cahit Sıtkı’nın şiirlerinde herhangi bir kimsenin ulaşamayacağı bir ifade kudreti vardır. Namık Kemal’in fikri esas itibarıyla doğru olmakla beraber, onu şöyle ifade etmek gerçeğe daha uygun düşer: Milletler kendilerini en iyi, edebiyatları ile ifade ederler. Zira edebiyat, derinleştirme, işleme, geliştirme, düzen verme, iyice belirtme demektir. Duygular, düşünceler ve hayaller, kendilerine en uygun ifade şekillerini edebî eserlerde bulurlar. Edebiyat bu mânada en derin, en yüksek, en ince ve en kuvvetli ifade şeklidir.

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 23 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!