İtalyan Edebiyatı Genel Özellikleri, Yazarları ve Eserleri
İTALYAN EDEBİYATI
İtalyan edebiyatının oluşmasında en büyük pay Dan- te’nindir. Dante, yalnız İtalyan edebiyatının değil, dünya edebiyatının da önemli şairlerdendir. Hümanizmin oluşmasında Dante’nin katkısı göz ardı edilemez. Hümanizm İtalya’dan öteki toplumlara yayılmıştır.
Hümanizmden sonra bir başka önemli hareket olan Rönesans da İtalya’da ortaya çıkmıştır. Aydınlanma çağı, yeniçağ olarak da kabul edilen Rönesans, Avrupa’da düşünce, sanat ve bilim alanında önemli değişiklikler yapmıştır.
Daha sonra İtalyan edebiyatı, hareketliliğini Fransız edebiyatına bırakır. Denemeleriyle Montaigne, şiirleriyle Ronsard, ilk roman denemeleriyle Rabelais, Fransız edebiyatının Batı edebiyatında etkin bir rol üstleneceğini haber verir gibidir. Özellikle Fransa’daki edebiyat toplulukları, 17. yüzyıldan itibaren sanat akımlarının ortaya çıkmasında etkin bir rol oynamıştır.
İtalyan edebiyatının en önemli temsilcileri şunlardır:
DANTE (1265-1321)
İtalyan hümanistlerinin ilki olarak kabul edilen Dante, küçük yaşta şiir yazmaya başlar. Yazdığı şiirlerle çok büyük bir şair olduğunu kısa zamanda herkese kanıtlar. Daha sonra siyasi hayata atılır. İtalya’daki küçük cumhuriyetlerin arasındaki rekabetten, şehirlerin birbiriyle savaşmasından rahatsızlık duyar. Dante, küçük şehirlerin huzura kavuşması için güçlü bir yöneticinin etrafında toplanmak gerekliliğine inanır. İtalya’da barışın ancak Roma – Germen İmparatorluğu tarafından sağlanabileceğini savunur. Dante işte bu nedenle imparatoru sevenler partisine katılır. Floransa’da yüksek görevler elde eder. Floransa elçisi olarak Papa’yı ziyaret eder. Ama Dante’nin partisi yenilgiye uğrar ve daha sonra bu partinin mensupları sürgüne gönderilir.
Dante, Floransa’dan ayrılmak zorunda kalır ve artık onu çok sıkıntılı bir yaşam beklemektedir. Çoğu zaman karnını doyuracak para bulamaz. Bir süre sonra kral, suçlarını kabul etmeleri halinde sürgünleri bağışlayacağını duyurur. Dante, “Özür dilenecek bir şey yapmadım.” diyerek kralın teklifini kabul etmez. Sefalet ve yokluk içinde 1321 ‘de Ravenna kentinde yaşamını yitirir.
Eserleri;
İlahi Komedya, Monarşi
İlahi Komedya
Dante’nin en ünlü eseri “İlahi Komedya”dır. “ilahi Komedya”, Dante’nin Cehennem, Araf ve Cennet’e yaptığı hayali bir seyahatin öyküsüdür.
Monarşi
ilahi Komedya’dan sonra 1314’de Monarchia’yı (Monarşi) yazan Dante, yönetim biçimini konu aldığı bu yapıtında, papalık-imparatorluk şeklindeki iktidar parçalanmasına karşı tek bir hükümdarın egemenliğini savunur.
**********
FRANCESCO PETRARCA (1304 -1374)
Hümanizmin temellerini atan sanatçılardandır. Petrarca, klasik kültüre ulaşmanın temel aracının, dil öğrenimi olduğunu söylemiştir. Kendisi, Sokrates’in “Kendini bil” komutunu benim Petrarca’nın eski metinlere olan bu ilgisi bu metinlere genel bir ilgi uyandırmıştır. İnsanlar bu metinleri okuyup taşıdıkları ruhu canlandırmaya çalışmış ve bu da temel hatlarıyla Hümanizm akımını oluşturmuştur.
Hukuk öğrenimi gören ünlü şair, Avignon’da karşılaştığı Laura adlı kıza aşık olur. Şiirlerinde hayatının sonuna kadar hep bu aşktan söz eder, ancak sevgilisini Dante gibi melekleştirmemiştir.
Tüm İtalya’yı, Fransa, Almanya ve Belçika’yı dolaşır. Hayatının son yıllarını Milano, Venedik, Padova kentlerinde geçirir. Padova yakınlarında yerleştiği köyde yaşamını yitirir.
Petrarca’nın, Avrupa edebiyatı üzerinde büyük bir etkisi vardır. İnce, derin, lirik şiirlerinde aşkın her türlü görünüşünü ele alır. Doğrudan doğruya insana karşı duyulan sevgiyi dile getirir. Şiirin geleneksel lirik biçimlerini değiştirir, sone tarzını bütün Avrupa’ya yayar.
Eserleri:
Canzoniere, Trionfi, Le Rime (Şiir)
**********
GİOVANNİ BOCGACİO (1313-1375)
İtalyan edebiyatının ünlü şiir ve hikâye- cilerindendir. Boccacio, küçük hikâye türünün kurucusu olarak kabul edilir.
Babası İtalyan bir tüccar, annesi ise Fransızdır. Napoli’de bir satıcının çıraklığından saraya girmenin yolunu bulur, kralın kızı tarafından korunur. Çeşitli elçiliklerde ve Floransa Belediye Meclisi’nde yüksek görevlerde bulunur.
Dante ve Petrarca ile birlikte İtalyan edebiyatının üç büyüklerinden biri sayılan Boccacio, İtalyan edebiyatının olduğu kadar dünya edebiyatının da ilk hikâyecile- rindendir.
Eserleri:
Teseidü, Filostrato, Decameron
Decameron
Boccacio’nun en ünlü yapıtıdır. Burada anlatılan hikâyelerin çoğu eski halk masallarından alınmadır. Bu hikâyeler, Floransa’da çıkan bir veba salgını yüzünden kaçarak civardaki şatolarına sığınan üç erkekle yedi kadın tarafından eğlenmek, vakit geçirmek için söylenmiştir. On gün, günde on tane söylenmiş bu yüz hikâyede rahipler, rahibeler, aptal uşaklar, ahlak kuralları dışına çıkan aşklar basit ama eğlenceli bir üslupla anlatılır.
**********
NİCCOLO MACHİAVELLİ (MAKYAVEL) (1469-1527)
Rönesansın önemli düşünürlerindendir. İtalya’nın Floransa kentinde dünyaya gelmiştir. Devlet ve politika anlayışına çok farklı görüşler getirmiştir.
Araştırıcı bir gözle tarihi, çağını ve insanı incelemiş somut gerçekleri sistemleştirerek, yeni bir devlet felsefesi geliştirmiştir. Eserlerinde insanı ele almış ve insanın bütün tutkularını, zaaflarını incelemiş, dahası insanları yönetmek için bu zaafların nasıl kullanılacağını da açıklamıştır. Ülkelerin kurtuluşunun kuvvete dayanan ulusal devletle olacağına inanan Makyavel, ulusal devlet ya da ulus-devlet düşüncesinin ilk temsilcisidir. Bu nedenle de ulusal devlet yapısının babası sayılır.
Makyavel’in felsefesi Makyavelizm olarak anılır. Bu felsefeyi temsil eden ana düşünce ise “Amaca ulaşmak için her araç mübahtır.” fikridir. Ancak her araç derken, bu araçların ahlâki, hukuki ve hatta dini bir sınırı yoktur. Günümüzde Makyavelizm dendiğinde pek çok kişinin ilk aklına gelen bu kavramdır. Dahası, amaç sözü zamanla maksadı aşarak -sadece devlet için değil- her amaç için her araç yasaldır haline gelmiştir. Bu nedenle bügün “Makyavelist” sözü kötüleme, aşağılama amacıyla kullanılır.
Makyavel’in temel düşüncelerini şöyle sıralamak mümkündür:
Devleti yaşatmak ve onun gücünü artırmak, en önemli ve temel amaçtır. Bu amacı gerçekleştirmek için kullanılacak her araç yasaldır.
Din, ahlâk ve hukuk devlete bağlıdır. Amacı gerçekleştirmek için gerektiğinde devlet bunları alet olarak kullanmalıdır.
Devletten bağımsız ahlak ve hukuk düşünülemez. Devletin bittiği yerde, hukuk da ahlak da biter. Hukuk ve ahlâk devlet için vardır.
Devlet bir ulusa dayanıyorsa, yeterli gücü bu kökten alabilir. Kilise devletin karşısında ya da üstünde olmamalıdır.
Başlıca Eserleri:
Hükümdar, Floransa Tarihi, Savaş Sanatı, Adamotu