Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Uluslararası İlişkiler Meb Yayınları

Uluslararası İlişkiler Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 94

Uluslararası İlişkiler Ders Kitabı Sayfa 94 Cevapları Meb Yayınları ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

Uluslararası İlişkiler Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 94

Göç, Zorunlu Göç ve Mültecilik
Göç, XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önemli insani sorunlardan biri hâline gelmiştir. Gelir dağılımındaki dengesizlikler, işsizlik ve yoksulluk gibi ekonomik nedenlerle birçok insan, ülke içinde ya da ülkeler arasında göç etmektedir. Öte yandan bir ülke içindeki ya da bölgedeki çatışmalar, baskıcı yönetimler, kıtlıklar ve doğal afetler gibi sebeplerle insanlar yer değiştirmek durumunda kalmaktadır. Buna zorunlu göç denilmektedir. Göç, çoğunlukla yoksul ülkelerde başlayıp sanayileşmiş ülkelerde son bulmaktadır. Bu durum her devlet açısından ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır.

Son dönemde zorunlu göç olayları içerisinde mülteci statüsü giderek önem kazanmıştır. Mülteci, yerleşme amacı olmaksızın, bir zorunluluk nedeniyle geçici süreyle oturmak üzere bir ülkeye sığınan kişidir. Günümüzde zorunlu göç konusunda en kötü tablo Suriye’dedir. Ancak dünyanın farklı bölgelerinde de benzer sorunlarla mücadele edilmektedir. Zorla yerinden edilen nüfus, 2018 yılı itibariyle 65 milyonu aşmıştır. Bu sayının artışında özellikle Suriye, Irak, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Güney Sudan’daki çatışmaların etkisi büyüktür.
Mülteciler gittikleri ülkede ilk başta sığınmacı olurlar (Görsel 6.6). Ülke yasaları doğrultusunda başvuruları geçerli bulunup kabul edilenler mülteci statüsünü kazanırlar. Mülteci ile göçmen arasında birtakım farklar bulunmaktadır. Bu farklar, mültecilerin korku ve baskı gibi sebepler sonucunda ülkelerinden göç etmeleri, göçmenlerin ise istekleri doğrultusunda göç etmeleridir. Mülteciler, vatandaşı olduğu ülkenin korumasından yararlanamadığı için göçü kolaylaştıracak resmî belgelere sahip değildir. Göçmenler ise, göçlerini kolaylaştıracak resmî belgelere nispeten sahiptir.

b. Etnik Köken, Dil ve Din Farklılıklarından Kaynaklanan Sorunlar
Dünyada yaşanan insani sorunlar daha çok ırk, dil, din ve mezhep farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Demokratik ve gelişmiş ülkelerin çoğu bu farklılıkları bir kültürel zenginlik olarak görmüş, insan hakları ve demokrasinin bir gereği olarak sorunlarını barışçıl yöntemlerle çözebilmişlerdir. Etnik yapıları farklı olan ülkelerin vatandaşları farklı dili konuşmakta ve farklı taleplerle merkezî hükümetleri ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu gruplar arasındaki farklılıklar dil, kültür ve tarihsel kaynaklı olabilmektedir. Bu farklılıklar tarihin çeşitli dönemlerinde merkezî hükümetlerin karşısına çıkan sorunları oluşturur.

Etnik çoğunluğun fazla olduğu ülkelerde yönetim büyük ölçüde belli bir grubun etkisi altındadır. Bu durum etnik azınlıklar açısından güvensizlik ve yabancılaşma sorunlarının yaşanmasına yol açmaktadır. Irkçılık, insanlığın tarih boyunca yaşadığı büyük sorunlardandır. Almanya’yı ve dünyayı büyük yıkımlara sürüklemiştir. Alman ırkının üstünlüğünü savunan Hitler, II. Dünya Savaşı yıllarında ülkesinde Alman ırkından olmayan başta Yahudiler olmak üzere birçok insanı, toplama kamplarında işkencelere maruz bırakmış ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuştur. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan etnik sorunlar devam etmektedir. Asya’da ve Orta Doğu’da yaşanan çatışmaların çoğunun temelinde etnik sorunlar yatmaktadır. Yugoslavya’nın dağılmasında etnik köken, dil ve din gibi unsurların etkisi gözlenmiştir.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

Uluslararası İlişkiler Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 94 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!